Noktasına virgülüne dokunmadan alıntılayacağım. Konuşma, önceki gün Kemal Kılıçdaroğu tarafından yapıldı:
“Türkiye’nin temel bir demokrasi sorunu var. Demokrasi düzelmeden ekonomiyi düzeltemezsiniz. Yabancı sermaye gelmiyor zaten. Dünyanın faizini ödüyoruz ona rağmen alamıyoruz. Bunlar biz yerli ve milliyiz deyip kendi paralarına güvenmiyorlar. Biz kendi ülkemizde TL’yi o kadar itibarsızlaştırdık ki dolar üzerinden borçlanıyoruz. Bakkaldan, manavdan alışveriş TL ile yapılıyor, vatandaş dolar aldı. Dolar mevduatları arttı.”
Bu konuşmanın “bilimsel bir değeri” var mı?
Yok...
Bırakın bilimsel değerini...
Bir değeri var mı?
Yok...
Cumhurbaşkanlığı hükümet modeline karşı çıkanlar, Sayın ve pek muhterem kuantum fizikçimiz Muharrem İnce’nin, “Erdoğan seçilirse dolar 7 lira olacak” sözünü hatırlatıyor.
Böylece, dövizdeki dalgalanmanın siyasetimizle ve iç işleyişimizle (“yeni sistem”le) ilgili olduğunu kanıtlamış oluyorlar.
Buradan, İnce’ye bir “paye” çıkaramazsınız...
Kılıçdaroğlu’na da çıkaramazsınız.
Erdoğan’la ve “yeni sistem”le ilgili bir kanaat de oluşturamazsınız.
En fazla, (varsa) Kemal Bey’in “bağlantılarını” ele vermiş olursunuz.
Kemal Bey, hangi ekonomik bilgisine ya da siyaset görgüsüne dayanarak böyle bir tahminde bulunabilir ki?
Ekonomiden ne anlar ki?
Dövizdeki (geçmişteki) dalgalanmanın “spekülatif bir atak” olduğunu, en muhalif iktisatçılar bile söylüyor.
Birileri kulağına bir şeyler fısıldamış ki, Kemal Bey de bol keseden atıp tutuyor...
Bunun başka bir izahı yok.
Muharrem İnce, irtibat tesis ettiği gizemli Amerikalıların kimliğini açıklamadığı sürece, “spekülatif atağın” bir parçası ve aktörü olarak anılmaya devam edecektir.
Dövizdeki dalgalanmayı “yeni sistem”in arazı gibi sunan dangalakların (bazıları Kemal Bey’in partisinde iş tutuyor) iddiasına gelince...
Mali disiplinden taviz verilmemiş... Hiçbir dönemde “seçim ekonomisi” uygulanmamış... Mesela, Demirel gibi, “Kim ne vaat ediyorsa, biz 5 fazlasını veriyoruz” denilmemiş... Kambiyo rejimi değişmemiş... Bankacılık sistemi sağlam... Ülkede “hükümetsizlik” tehlikesi yok... İhracat rakamlarında hatırı sayılır artışlar kaydedilmiş...
Bütün göstergeler olumlu.
Hal böyle iken, nasıl oluyor da dövizde “anormal” bir dalgalanma yaşanıyor?
Bu nasıl oluyor?
Dangalak taifesine bakarsanız, TL’nin ilk kez devalüe edildiğini zannedersiniz.
Kaldı ki, açıkça bir “devalüasyon” da yok.
Döviz fiyatları aşağıda...
Eski sistem cari iken de dövizde dalgalanmalar yaşanıyordu.
Hem de daha vahşi boyutlarda...
Dangalak taifesine 1994 ve 2001 devalüasyonlarını hatırlatırım.
Baksınlar... Paramız ne kadar değer kaybetmiş, ekonomimiz nasıl dibe inmiş, bankalarımız nasıl “batırılmış”, işsizlik rakamları hangi oranlara yükselmiş?
Zahmet olmazsa şu sorulara da cevap arasınlar:
IMF nedir? Cottarelli kimdir? Kemal Derviş nerden ithal edilmiştir? Faik Öztrak kimdir, kaç ulusal bankayı batırmıştır...
Daha eskilere gitmeye gerek yok...
Mahcup olurlar...