Önce gazete haberini okuyalım: “Berlin, skandal bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Geçtiğimiz cuma günü Sol Parti (Die Linke) ve Rosa Lüksemburg Vakfı’nın düzenlediği toplantıda CHP’li vekil Sezgin Tanrıkulu, HDP’li Mithat Sancar, HDP’li eski vekil Ertuğrul Kürkçü ve PKK’nın Suriye’deki üst düzey isimlerinden İlham Ahmed aynı masada buluştu. Ahmed, oturumda Türkiye’yi işgalci olarak niteledi ve PKK’nın müzakerelere dâhil edilmesini istedi.”
Masada FETÖ’cü var mıydı?
Hayır, FETÖ’cüler “gözlemci” olarak katıldılar toplantıya.
Böyle bir şey ilk kez olmuyor...
Kemal Bey de Aralık 2018’de Almanya’ya gitmiş, PKK sempatizanı Alman milletvekilleriyle (Sevim Dağdelen’i hemen hatırlayalım), sonra da FETÖ’cülerle bir araya gelmişti.
Hadi PKK’lıları anlıyoruz...
Onlarla hep görüşüyor.
PKK’yı ve uzantısındaki yapıları, mesela YPG’yi “terör örgütü” saymıyor, saymaya dili varmıyor... (YPG’liler düşman işgaline karşı “vatan savunması” yapıyormuş... Suriye’nin üçte birini işgal eden ABD’ye karşı da mı vatan savunması yapıyorlar, orasını söktüremedik.)
Hendekteki arkadaşları sonuçta...
Görüşür...
Hatta onlarla “ittifak” bile yapar.
Nitekim yapacaklar... Berlin’deki skandal toplantı onun işaretiydi.
Fakat FETÖ’yü anlayamadık...
Kılıçdaroğlu neden FETÖ temsilcisiyle bir araya gelir? Dahası, ne konuşur, ne paylaşır?
FETÖ temsilcisi hangi parlamentonun ve yasal kuruluşun saygın üyesi ki, Kılıçdaroğlu tarafından ciddiye alınıp görüşmeye çağrılıyor?
Kılıçdaroğlu’nun Almanya ziyareti öncesinde, gazeteci arkadaşlarla oturmuş, şöyle bir “temennide” bulunmuştuk: Kemal Bey Almanya’ya gider, sosyal demokrat parti yetkilileriyle bir araya gelir, iki ülke arasındaki ilişkileri konuşur, ilişkilerin daha da geliştirilmesi için (varsa) önerilerini sıralar, karşı tarafın önerilerini alır, bu arada bazı sitemlerini dile getirir. Mesela şöyle der, “Duyduk ki, 15 Temmuz’da darbeye kalkışıp başkentimizi ve meclisimizi bombalayan, 251 insanımızı katleden Fetullahçı terör örgütünün bazı üyeleri hükümetiniz tarafından himaye ediliyormuş, hatta bazılarına sığınma hakkı verilmiş. Suçluların iadesi anlaşması gereği bu kişilerin ülkemize iade edilmesi gerekiyor...”
Biz bunu temenni ediyorduk, Kılıçdaroğlu gitti Fetullah’ın temsilcisiyle görüştü.
Bunu nasıl tefsir etmek gerekir?
Kemal Bey, bu örgütle daha önce de temas etmişti.
İlk resmî temasını Amerika’da gerçekleştirmişti. (Gayriresmî olanları saymıyoruz bile. Bu görüşmelerin çetelesini tutmak mümkün değil. Birçok kere bir araya geldiler. Hatta görüşmeler sıkıntı oluşturmasın diye, Kemal Bey’e FETÖ’cü bir danışman bile tayin ettiler. İsmi Fatih Gürsul’dur ve FETÖ’den hüküm giymiştir.)
İlk resmî teması izleyen günlerde, “17/25 Aralık yargı darbesi girişimi” gerçekleştirilmişti ve Kemal Bey’i “FETÖ tapeleri”yle siyaset yaparken görmüştük.
İkinci temas ne zaman gerçekleşti?
MİT TIR’ları provokasyonundan hemen önce...
Kemal Bey Zaman gazetesini ziyaret etti. Orada kendisine bazı belgeler ve görüntüler verdiler. Kemal Bey’in Hürriyet gazetesi muhabirine “Ben de izledim” dediği o görüntüler önce Enis Berberoğlu’nun, sonra da Can Dündar’ın eline geçti.
Üçüncü temas ne zaman gerçekleşti?
Muhtemelen 15 Temmuz kalkışmasından hemen öncedir...
Ki, Kemal Bey darbeden üç gün önce, grup toplantısında FETÖ’nün darbe bildirisini aratmayan bir konuşma yaptı.
Berlin toplantısından elbette “ittifak” çıkacaktır...
Fetullah bu ittifakın neresinde olacak?
Bundan sonra üzerinde durmamız gereken soru bu!