Uzun bir aradan sonra Türkiye’nin dört bir yanında yeniden gerçekleştirilmeye başlayan kitap fuarlarından biri de Erzurum’da yapılacaktı.
Kendi çapında bir okur olarak, bu beni ziyadesi ile memnun etmişti. Her kitapsever gibi ben de heyecanla beklemeye koyuldum kitap fuarını.
‘Şehirde hemen her noktada ve hatta ilçeler de bile fuara dair tanıtımlar, ön hazırlıklar vardı. Öyle ki fuar merkezine ulaşım için şehrin farklı noktalarında belli aralıklarla ziyaretçi taşınacak, tüm okulların öğrencileri fuarla buluşacak, kariyerinin zirvesindeki yazarlar ile öğrenciler ve vatandaşlar tanışacak, yayın evlerinin katılımı ile adeta bir kitap şenliği yaşanacak ve dileyen herkes en uygun fiyatlarla tüm yayınlara ulaşabilecekti.
Açılış günü gelip çatmış ve yoğun bir ilgi ile açılış gerçekleştirilmişti. Açılış seremonisi sonrası fuar alanını gezmeye başladım.
Sıcacık ve huzur dolu bir ortam…..
Stantlar harika bir düzen ve hassasiyetle kurulmuş. Bir tarafta görsel, öte tarafta işitsel bir şölen. Her yer cıvıl cıvıl.
Yazar kadrosunu görünce inanılmaz bir memnuniyet duydum.
Öte yandan Türkiye’nin en önemli yayın evlerinin neredeyse tamına ait bir standın oluşu, kendimden çok kitap kurdu dostlarım için beni ziyadesi ile memnun etti.
Fuar öncesi hazırladığım ve yeni baskılardan oluşan kitap listesi ile gittiğim hiçbir stanttan eli boş dönmedim.
Beni mutlu eden olaylardan biri de fiyat listeleriydi. Zira yayıncıların katıldığı bir fuardan daha ucuza nereden kitap alına bilinirdi ki?
Bir ara konferans alanlarını sormak istedim. Özel olarak hazırlanmış bir sahne ve dinleyici alanlarının oluşturulduğu, her an bir sunucu veya moderatörün bulunduğu, girişte ziyaretçilerin bilgilendirildiği ve gayet hassas bir şekilde düzenlenmiş söyleşi listesinin oluşturulduğu dördüncü holü işaret ettiler.
Söyleşi listesine bakınca, dolu dolu geçecek bir beş günün olduğunu gördüm.
Bir fuar ancak bu kadar güzel olabilir' diye sevinçten haykırarak uyandım!
Evet….
Bunların hepsi bir rüyadan ibaretti!
Şimdi de gerçekleştirilmeye çalışılan çarpık bir fuardan bahsedelim.
Önce tüm fuar süresince belki de tek güzel fikri tebrik ederek başlayalım.
Kaymakamlıklar ve belediyelerin kendi bölgelerindeki dar gelirli öğrencilere destek için dağıttıkları alış-veriş çekleri benim için önemliydi.
Toplamda ne tutarda bir dağıtım yapıldığını bilmemekle birlikte bunu değerli buluyorum.
Peki ya fuarın kalan kısmı?
Evvela, uzun bir aradan sonra gerçekleştirilen fuarın tanıtımı yeterince sağlanamamıştı.
Üç farklı günde gittiğim fuar ziyaretlerimde ise katılımcı ve ziyaretçilerden edindiğim bilgiler ışığında şu şikâyetleri tekrar, tekrar dinledik.
Öncelikli olarak fuar alanı hep soğuktu. Bu yüzden uğradığım hemen her stantta fuar süresince hastalanan personellerden bahsedildi.
Patronlar çoğunlukla, yer kiralarının yüksekliğinden, olmayan stant düzeninden ve karmaşadan, fuar merkezi yetkililerinin verdikleri sözlerde durmadığından bahsederken, stant görevlileri ise temizlik yetersizliğinden, soğuktan ve hiç kimsenin yaka kartı olmaması münasebeti ile ortaya çıkan curcunadan şikâyetçiydiler.
Ha bir de, kulaklarının dibinde yüksek tonlu hoparlörler ile yapılmaya çalışılan ve ses kirliliğinden başka bir anlam ifade etmeyen söyleşiler var.
Ziyaretçiler ise ulaşım zorluğu, kitap fiyatlarının pahalılığı ve ortam soğukluğu olmak üzere şikâyetlerini dizdiriyorlardı.
Kitap kurtları, bir, ikisi hariç yayınevlerinin fuarda olmayışından ve son çıkan eserlere ulaşamadıklarından bahsediyor, gelen yazarların söyleşilerinden bile yeterince istifade edemediklerinden dert yanıyorlardı.
Peki ya tüm bu aksaklıkların sorumlusu kim veya kimlerdi?
Bana sorarsanız, tüm bu sorun ve şikâyetlerin baş sorumlusu doğrudan ve yalnızca MNG EXPO yetkilileriydi.
Daha önce girişmiş oldukları tüm alanlardaki başarısızlıklarına, çıtayı çok yükselterek bir yenisi eklemiş bir ekip.
Bulundukları koltuklardan şehre tepeden bakan, ne alaka ise şehrin protokolünde takılan ve her attığı adımı şehre sunmuş olduğu bir lütuf gibi lanse etmeye çalışan bir yönetici aklından daha ne beklene bilinirdi ki!
Para ile ilgili konuşulunca kibri artan, kibri arttıkça şehre tepeden bakan birinin de, kitap fuarından anlamasını zaten bekleyemezdik.
Tüm bunlara rağmen, hemen her ziyaretimde gözlemlediğim ve oradan oraya koşturarak bir şekilde fuarın çakılmasına engel olmaya çalışan EBB Kültür Dair Başkanı Ergün Bey ve ekibi de olmasa, görürdük biz fuar mı yoksa panayırın mı açıldığını!
Yaşanan bunca aksaklık ve olumsuzluk içerisinde, elbette Ergün beyin de çıkaracağı dersler olmuştur. Ancak onu yakinen tanıyan biri olarak tüm bu hengâmenin ortasına konumlayarak adeta günah geçişi ilan edilmesine de razı olamayız.
Ortada zamanlamadan uygulamaya, ulaşımdan tanıtıma kadar onca aksaklık var iken, bu listeyi hep birlikte gözden geçirmeli ve gelecek yıl için daha iyi bir hazırlık içerisine girilmelidir.
Son olarak konumuzla hiç alakası olmayan şu soruyu da sormadan geçemeyeceğim;
Hangi akıl veya akıllar, bölgesel olarak nitelendirilebilecek bir kitap fuarı ile aynı anda, panayır alanı gibi bir giyim fuarı oluşturmayı akıl etti?
Doğrusu bunu çoook merak ediyorum…
Merak Edenlere,
2018 Kitap fuarı değerlendirmemi de şuraya ilişkilendiriyorum…
Tek kelimeyle rezalet. Hiç beğenmedim. Doyurucu değildi. Az yayınevi ve yazar kadrosu.. Pahalılığı söylememe gerek yok galiba. Fuarda 50 TL o*** kitap internette 30 TL.
Şu yazı***ları adam akıllı değerlendirecek bir ekip bundan sonraki tüm fuarlarda başarılı olur. Ama Heyhaaat. Ne yazarsanız yazın, birkaç gün sonra sanki hiçbirşey yokmuş gibi davranılıyor. Bu şehir bu yüzden bir adım bile yol alamıyor...
Bir ziyaretçi olarak yazıyı okumaya başladığımda, her satırda size daha da kızdım. Ta ki gerçek bir fuarın nasıl olması gerektiğine dair bir ders verdiğinizi anladığım rüya satırına kadar. Bir erzurum sevdalısı olarak olayı bu kadar incelikle analiz ettiğiniz için teşekkür ederiz.