Siyaset, siyaset, siyaset….
Demokratik yönetimlerin olmazsa olmazı, güçlü ülkelerin bekasının temel taşı.
Siyaset, siyaset, siyaset….
Çoğulcu yönetimin sembolü, ortak aklın çıkış noktası.
Ve Siyaset, siyaset, siyaset….
Başladığı günden beri yağdanlıkların ve hainlerin yuvalanmaya çalıştığı yegâne ortam.
İşte bu son yazdığımdır, siyaseti bu günkü çıkmazına sokan.
Bugün, sizlerle bu iki güruh üzerine hasbi hal etmek istedim. Yazımız bu kez biraz uzun olacak ama sonuna kadar okumaya değeceğini ümit ediyorum
YAĞDANLIKLAR,
Bir duruşu olmayan, güçlünün yanında olmak için fırsat kollayan ve dava ruhundan yoksun insanlar!
Bu tipler, her dönemin adamıdır. Parti görüşü, dava ruhu ve ülkenin kalkınması hiçbir zaman hedefleri içersinde yoktur.
Çünkü onlar her zaman yalakalıkları karşılığında alacakları iş, kazanacakları makam ve para peşindedirler. Bu yüzden bukalemun gibi her an şekil değiştirme ve güçlü ve hatta en güçlünün yanında kendilerine yer edinmeyi hedef edinirler.
Tehlikelidirler, çünkü sadakat diye bir şey yoktur onlarda. Bu gün sizin yanınızda iken, zayıfladığınızı hissetikleri an karşınızda olabilirler.
Çok fazla zarar veremezler belki ama, yine de prestijinizi zedelerler.
Üzücü olan ise, bu yağdanlık güruhunun her zaman rağbet görmesi ve bunun karşılığını alması.
Daha üzücü olan ise, bunları güçlü siyasilerin kendilerine rakip görmediği için bile bile kullanmasıdır.
Bu gün şöyle bir baktığımızda, tüm siyasi partiler içerisinde bunlardan onlarcasını görebiliyoruz.
Sakın ha, bu yazdıklarımı dava ruhunu benimsemiş insanlar üzerine alınmasın.
Alınmasın, alınmasın da bu yağdanlıkları da değerlendirmeye almasın ….
Arşivleri karıştırdık ve bizimle aynı fikre sahip bir yazıya ulaştık.
Tarihe dikkat lütfen! Yıl 1992. Yazı bir yerel gazeteden. Hiçbir şey eklemeden veya çıkarmadan meslektaşımın yazısını aynen aktarıyoruz.
VE HAİNLER...
İşte bunlar en tehlikeli olanlar.
Her zaman ortadadırlar. Herkese yakın ve herkesten uzaktırlar! Herkesin her söylediğini bir başkasına ulaştırmada mahir, ortalığı karıştırmanın ise adeta üstadıdırlar.
Bulunduğu kişi yanında iken şahin kesilir, arkasına geçtiğinde ise adeta cellatı olur!
Her zaman güçlüye yakın olduklarından daha fazla, rakibine yakın olurlar!
Beni en çok bu tipler rahatsız eder!
İsimleri, dava ruhları, siyasi vizyonları yoktur! Şehri ile, ülkesi ile, milleti ile ilgili hayalleri ve hedefleri yoktur!
Ve tüm bunlar yüzlerine vurulunca ‘Siyaset bu arkadaş’ der geçerler!
Sağ Kesim Partilerin en büyük hastalığı budur. Bu tipler önce milletin partiye teveccühünü ölçerler. Ardından kurulan partinin gücünü görmek isterler.
Son olarak avlanmaya çıkarlar ve malasef her seferinde başarılı olurlar!
AVLADILAR
2002 Yılında bu milletin umudu olarak yola çıkan ve bir Dava Ruhuna sahip Ak Parti, 2007 yılından sonra bu kahpe güruhun av alanı oldu. 2007 bir direnç yılıydı ve kahpelerin partiyi artık risksiz kazanım olarak görmeye başladığı yıllardı.
Önce yaklaştı, sonra sokuldular. Fısıltılar ve hediyeler ile akılları baştan aldılar. Sonra vekiller, bakanlar adına arayıp işlerini yaptılar. Aldıkça aldılar, kazandıkça kazandılar…
Ve sonra, sonrası çok acı!
BİR ANDA PUFFFF OLDULAR!
Tarihler 17.12.2013’ü gösteriyordu.
Ülke sabaha bir darbe girişimi ile uyanmıştı! Saldırı direk lideri hedef almıştı!
Almıştı almasına da bir güruh kahpe, lideri acımasızca hançerler iken diğer güruh bir anda puff olmuş ve tarafsızlığını ilan etmişti.
Çünkü kahpeler, kendini güç zanneden ikinci adamın kazanacağını düşünüyordu!
Saldırılar tüm şiddeti ile devam etti ve tarihler 27.12.2013’ü gösterirken planlanan darbe girişiminin son perdesi için harekete geçildi!
KAHBELERİN KARŞISINDA DURAN BİRKAÇ YİĞİT ADAM
Lider çevresine bakınca, nasıl bir boşluk içerisinde olduğunu anladı. Hafifçe sendeledi ve birkaç yiğit adam ile yeniden harekete geçti!
Bir elin parmaklarını geçmeyecek yiğit, O günlerin çıkış ışığı oldu.
O yiğitlerden özellikle 3’ü Türkiye’den ziyade Erzurum’un gururu oldu.
Ülkeyi uçurumun kenarından alan ve kahpelere karşı liderinin yanında dimdik duran o yiğitler, kendilerini iyi bilirler… Ve tabi liderleri de onları.
LİDER MİLLETİ İLE YENİDEN GÜÇLENDİ
İlk saldırının artında Lider önce yerel seçimler ile ve ardından gelen Cumhurbaşkanlığı seçimi ile milletinin önünde yeniden dimdik ayağa kalktı.
Kahpeler ise yine izlemeyi seçti!
İzleyin bre kahpeler, izleyin. Sessiz ve sedasız oturduğunuz yerden izleyin.
Bekleyin bre kahpeler bekleyin, güç değişimini bekleyin!
1 KASIM SEÇİMLERİ VE HASSASİYETLERİ
Evet, kimse inkar edemez. Tüm bu olaylar yaşandı.
7 Haziran seçimlerinde varını yoğunu ortaya koyan ve ortak çıkarlarda birleşen rakipler, hedeflerine ulaşamasalar bile kendi çaplarında bir zafer kazandılar.
Bu zaferi ise, yine kendi elleri ile fıtratlarına uygun bir şekilde davranmak yüzünden yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.
E bundan memnun olmadığımı söyleyemem.
Tüm bu şartlar ve yaşananlar ışığında;
Şimdi Ak Parti, önce MYK ardından 1 Kasım milletvekilleri listeleri ile yeniden güçlenme ve tek başına iktidara ulaşmayı hedeflemelidir.
Şimdi Ak Parti, yağdanlıklara ‘Arkadaş sen bizi izle’ diyebilmelidir.
Şimdi Ak Parti kahpelerin yüzüne, ‘şu sınırı geçme ve işime karışma’ diyebilmelidir.
Şimdi Ak Parti, tüm birimleri ile bu süzgeçleri kullanıp, ‘Ya Şimdi, Ya bundan sonra asla’ sloganı ile tüm teşkilatlarını var gücü ile çalıştırabilmelidir.
Şimdi Ak Parti, Milletvekilliği listelerini, Sadakat-Liyakat-Vizyon ve Kalite süzgecinden geçirerek %50’yi hedefleyebilmelidir vesselam.
Biz önerir ve hayırlı bir yol üzere dua ederiz.
Gerisi görenlere, duyanlara ve bu reçeteyi uygulayacaklara kalmış…