Sinsi ve kahpe planların ustaca uygulamaya sokulduğu bir seçim maratonunu geride bıraktık.
Seçim sonuçları ise vatandaşın gözünde adeta sürpriz niteliğinde oldu.
Ülke genelini ele alıp lafı fazla uzatmak istemiyor ve direk Erzurum sonuçları üzerinden değerlendirme yapmak istiyorum.
Aday belirleme süreci;
Ak Parti, MHP, CHP ve HDP sır gibi sakladıkları aday isimlerini aynı anda açıkladı.
O gün Ak Parti’de hayal kırıklığı, MHP’de mutluluk, HDP’de şaşkınlık ve CHP’de bir öz güven vardı.
Zira Ak Parti yine dayatmayı tercih etmişti!
İkinci sıra adayı temsil edildiği iddia edilen cemaat içerinde bile çok büyük oranda tepki alan, üçüncü sıra adayı ise Erzurum’daki kadın adaylara sırt çevrilerek ‘Bu olacak’ dayatması ile kendisinden önceki gibi genel merkez bağlantıları ile gelen isimlerdi. Diğer isimlerin de bir koruyucu ve kollayıcıları vardı tabi ki. Ancak en büyük sürpriz, güney kökenli üç adayın listede olması idi.
Ak Parti daha başlarken çok büyük bir stratejik hata yapmış ve 2011 oy dağılımına göre kendine adaylar belirlemişti.
Uyardık!
Biz o zaman ilk seçim analizinde dostane bir uyarıda bulunarak, listenin stratejik bir hata olduğunu, özellikle beşinci sıra vekil adayı için çok ciddi emek verilmesi ve organize bir şekilde çalışılması gerektiğini söyledik. Ama olmadı. Dinletemedik!
Teşkilatın organizasyon eksikliği;
Aday listeleri belirlenişi ile birlikte bir hengâme başladı. Herkes bir şeyler yapmaya çalışıyor ama ortaya elle tutulur bir şeyler çıkmıyordu. Her bir grup bir adayı sahiplenmiş onun üzerinden Parti’den ziyade kendi geleceği için çaba gösteriyordu. Aday adayları bir anda ortadan kaybolmuş, teşkilatlar ise organizasyondan yoksun bir çaba içerisine girmişlerdi.
Bir şeyler eksikti. Ama çok önemli bir şeydi bu! "TECRÜBE"
Yerel seçim sonrası Erzurum’da Ak Parti İl Yönetiminin hafızası silinmiş ve adeta bir ilçe teşkilatı ile yer değiştirilmişti! İşte en büyük sorun da buydu. Parti içerisindeki büyük bir çoğunluk il yönetimi olarak ilk defa bu sorumluluğu almış ve maalesef yoğun bir çaba ile birlikte, sonuçsuz kalmıştı. Davutoğlu’nun mitinginde ise portreyi görmeye başladık. Yine söyledik, yazdık, cizdik. Yanlış anlaşılıp eleştirildik! Olmadı, dinletemedik…
CHP’nin tırı, Bedel Ödetti;
Ak Parti, sanki seçim çalışmaları ve organizasyonlarında hiçbir sorun yokmuş ve 6 da 6 yapacakmış gibi çalışır iken bir CHP tırına takılıp kaldı. HDP’ye en büyük darbeyi vuracak, CHP’nin oylarına sağlama alıp HDP’ye kapılarını kapatacak diye ümit ettiğim Gonca Aytaş ile adeta köşe kapmaca oynamaya başladılar. Orası senin, burası benim. Orda olmaz, burada olur karmaşası içerisinde CHP’yi etkisiz hale getirip tamı tamına 8599 oyun HDP’ye kaymasını sağladılar.
Akıl var, fikir var! CHP seçmeninin Ak Parti’ye oy vereceğini kim iddia edebilir? Bırakın çalışsın, çalışsın da bari kendi oylarını sağlama alsın. Kaldı ki CHP ve Ak Parti arasında oy geçişinin imkansız olduğu bir dönemde, CHP tabiî ki HDP’den oy alacak, hiç olmaz ise kendi oyunu koruyacaktı.
Olmadı, dinletemedik…
Bari Sekmen bir el atsın dedik;
Bu karmaşa içerisinde son çare olarak Sayın Sekmen’e yüklendik.
‘Sayın Başkan, her ne kadar sosyal ve kültürel faaliyetler içerisinde kaybolmuş olsanız da, kafanızı kaldırıp bir seçim çalışmalarına bakın. İşler sarpa sarıyor. Siyasi tecrübeniz ve birikiminiz ile bu işe bir el atın. Söz verdiğiniz yatırımlar ile ilgili harekete geçin. Yatırım ve projelerinize artık başlayın. Hizmetlerinize hız verin ve Belediyemizin tam merkezinde bulunan şu toplu konut mağdurları ile alakalı ciddi adımlar atmayı deneyin’ dedik.
Kanımca Başkan, sonraki süreçte elinden geleni yapmaya çalıştı. Ard arda açılış ve projeler ile ilgili adımlar attı. Cumhurbaşkanını layığı ile karşılama noktasında üzerine düşeni yaptı. Erdoğan’ın mitinginden sonra moraller düzeldi ve ümitler yeşerdi. Amma, konut zedeler için gerekli adımı atamadı. E tabi ki buda bir şekilde sandığa yansıdı.
Ve son bomba, HDP mitingi ;
Hani çok demokrat ve özgürlükçüyüz ya! O yüzden şehrin tüm hassasiyetlerini göz ardı ederek HDP’ye verdiler İstasyon Meydanını. Al da oylarını biraz artır ve bir vekilde sen çıkar diye! Kararı duyduğumda şok oldum.
Tabi ki HDP’de mitin yapabilmeli. Tabi ki onlar da propaganda özgürlüklerine sahipti.
Ama yeri İstasyon Meydanı mı olmalıydı!.. Erzurum’da miting yeri mi kalmıştı?
Şehrin göbeğinde, tüm şehri tahrik edercesine yapılan mitinge insanların duyarsız kalacağı mı düşünüldü?
Hataydı, belki de Ak Parti’nin en büyük hatası buydu. Miting öncesinde, miting esnasında ve sonrasında yaşanan olaylar sadece Erzurum’u değil, tüm Türkiye’yi etkiledi.
Bu olaylar Erzurum’da sağ partilere büyük bir darbe vurdu. Hem MHP ciddi yara aldı ve hem de HDP geçmişine sünger çekecek bir kılıfla Erzurum ve tüm ülke genelinde mazlum rolüne büründü. Saflarını olabildiğince sıkılaştırdı. Kim ne derse desin bence bu olaylar HDP’ye ülke çapında en az 1 puan kazandırdı.
Erzurum’da MHP en az 10 Bin oy kaybetti. Bu kayıp Ak Parti saflarına doğru geçse de asıl yarayı Ak Parti aldı ve güney ilçelerinin tamamını kaybetti!
Tekman, Hınıs, Karayazı ve Karaçoban ilçelerini Köprüköy, Çat, Pasinler ve Horasan izledi. Şenkaya dahi oylarının yönünü HDP’ye çevirdi. Bu öyle bir etki idi ki Palandöken ve Yakutiye ilçelerini bile etkiledi ve şehir merkezinde HDP’yi 4 Bin 500 oydan, 15 Bin oya taşıdı!
Bu olayın müsebbipleri böylece HDP’ye bir vekili altın tepside sundu!
Sandık ne söyledi;
Sandık maalesef ama maalesef bizim söylediklerimizi dile getirdi! Keşke bu günkü yazımı, ‘Yanılmışım ama mutluyum’ diye yazabilmiş olsaydım.
Sandık güney kökenli üç adayı tanımıyor ve sizi HDP'ye verdiğimiz 43 Bin oy ile cezalandırıyoruz dedi!
Sandık yetinmeyip, güneyde peşine düşünülen 5 bin oy için koyulan 3 adaya karşılık diğer bölgeler den 40 Bin kayıp verdiniz dedi!
Sandık, güney ilçe kökenli olmasına rağmen adaylarınıza sadece 4 Bin 300 oyla yetinin dedi!
Şimdi konuşalım ve yeniden ‘Bismillah’ diyerek daha güçlü bir şekilde başlayalım;
En başından başlayalım.
Önceki yönetimin çil yavrusu gibi dağılmasında kim veya kimler etkin rol oynadı?
Yeni yönetim oluşturulur iken neden kucaklayıcı ve bütünleştirici bir tablo sergilenmedi ve bunda kim veya kimler etkili oldu?
Listeler oluşturulur iken kendi adam veya adamları için, tüm temayülleri yok sayarak genel merkezi ve Efkan Ala’yı, kim ya da kimler yanılttı?
Seçim çalışmaları esnasında neden geçmiş yönetim tecrübelerinden faydalanma düşüncesi yok sayıldı?
Neden eski teşkilat ve aday adaylarından oluşturulan kocaman bir küskünler gurubu oluşturuldu?
Kendi ilçesinden bile 4975 oy kaybı yaşayan bir isim, hiçbir karşılığı olmadığı halde neden listenin en garanti yerine yazdırıldı? Kimlerin aracılığı ile desteklendi?
Neden ithal aday için tek kelime edilmeden kabul sağlandı?
Neden güney ilçeleri için bir değil, iki değil tam tamına 3 aday koyularak, pirince gidilerek evdeki bulgurdan olundu?
Neden işi, gücü bırakıp stratejik bir hata yapılarak CHP’nin dorsesine takınıldı?
Neden HDP’nin şehrin göbeğinde adeta önce şov yapıp sonra mazlum rolüne bürünmesine sebep olundu?
Neden İç İşleri Eski Bakanı Sayın Efkan Ala, etrafındaki grup aracılığı ile, (Biraz ağır olacak amma söylemeden geçemeyeceğim!) adeta ilahlaştırıldı?
Kimler, Sayın Ala’yı nasıl yalan ve yanlış bilgiler ile yanılttı?
Neden Sayın Ala, seçim üzeri sadece birkaç gazeteci ile bire bir görüşme yaptı? Neden geniş bir gazeteci kitlesi ile görüştürülüp tüm riskleri masaya yatırmadı?
Sonuç Olarak ;
İşte tüm bu soruların tamamı hakkı ile masaya yatırılıp tartışılmadan, tüm bu olanlara seyirci kalanlara bir hesap sormadan, gerekirse gerekli cezaları kesmeden ve tam bütünleyici ve kucaklayıcı bir yönetim oluşturmadan ‘Bismillah’ denilmez, denilmemeli!
7 Haziran sonuçları bizlere kaybettiğimiz bütünlük ruhunu, akılcı ve stratejik çalışmadan uzak kaldığımızı ve bireysel çıkarlarımız uğruna koşarken davamızın nasıl yara aldığını göstermiş oldu.
Ak Parti yine Türkiye’nin partisi. Ak Parti yine seçimin galip partisi. Ak Parti yine ülkemizin güçlü geleceğinin tek temsilcisi. Ve Ak Parti hala daha Erzurum’un Mağlup Galibi.
Şimdi, gerçekler ile yüzleşme ve yüzde kırklık oy oranını kendimize sıçrama bandı yapma zamanı.
Şimdi, gerekirse birliktelik ve bütünlük içerisinde tüm teşkilat listeleri yeniden yazma zamanı.
Cesur ve korkusuzca, kırmadan, kırılmadan ve dürüstçe hesaplaşma zamanı.
Şimdi, Eleştirilerimizin samimiyetine güvenerek, hakaretle değil içtenlikle ve çoğulcul bir şekilde karşılama zamanı.
Şimdi, yeniden Yeni Türkiye için çalışmaya başlama zamanı….
Unutmayalım,
Sahipsiz davanın batması haktır,
Hep birlikte sahip çıkarsak bu dava batmayacaktır...