Bayılıyorum şu bizim dangalaklara. Aksa Tufanı’ndan bu yana bizi “bize ne Filistin’den, bize ne Gazze’den, bize ne İsrail’den” cümlesine ikna etmeye çalışıyorlar. Filistin’i, Gazze’yi, İsrail’i, Lübnan’ı, Suriye’yi Türkiye’nin beş bin kilometre uzağında zanneden, Filistin davasını da İsrail’in kıyamet savaşını da Türkiye’yi teğet geçer zanneden bir akıl tutulmasıyla birlikte yaşayıp gitme zorunluluğu düşüyor bize de.
Bu dangalaklar, “İsrail, hem Güney Kıbrıs’ta hem Kuzey Kıbrıs’ta yerleşkeler alıyor, bilhassa Kuzey Kıbrıs’ta çok korunaklı yerler inşa ediyor, belli ki bir şeylere hazırlık yapıyor” dediğimizde ciddiye almadılar.
“İsrail, tanrıyı kıyamete zorlamak isteyen akıl hastalarının yaşadığı bir akıl hastanesi, dolayısıyla savaşı Gazze ile sınırlı tutmayacaklardır, ilk fırsatta kendilerine vadedildiğine inandıkları her coğrafyaya savaşı sıçratacaklardır” dediğimizde “yok yav” dediler.
İsrail savaşı Batı Şeria’dan Suriye’ye, Mısır’dan Lübnan’a kadar yayabildiği kadar yaymaya çalışıyor, ona da inanmıyorlar.
Peki, soru şu: Bu dangalaklar, İsrail’in arz-ı mevud haritasının Mısır, Lübnan, Suriye, Filistin, Irak ve Erzincan altından Hatay ucuna kadar Anadolu’yu kapsadığını hiç duymamış olabilirler mi? Bu, mümkün mü?
Duymamış olma ihtimallerini dikkate alarak işte söylüyorum bir kez daha: Erzincan altından Hatay ucuna kadar olan Türkiye Cumhuriyeti toprakları bu köpek soylarının arz-ı mevud haritasında yer almaktadır. Tanrıyı kıyamete zorlamak ajandasıyla hareket eden bu Siyonist kımıl zararlılarının nihai hedefi kendilerine vaat edildiğini düşündükleri toprakların tamamını ele geçirerek burada bir ülke kurmak ve böylelikle kıyametin kopmasını temin etmektir.
Bugün İsrail’in savaşı sıçrattığı ve bir günde 650 sivili öldürdüğü Lübnan’ın sıfır noktası ile Türkiye’nin sıfır noktası arasındaki mesafe 199 kilometredir. “Çaresiz bir yürüyüşle” iki gün, arabayla bir buçuk saat, uçakla 20 dakika.
Dahasını da söyleyeyim. İsrail’in ABD ile işbirliği içerisinde “küçük İsrail” olarak Suriye’nin kuzeyinde kurdurmaya çalıştığı Kürt devleti Türkiye ile “sıfır mesafe” olarak planlanmaktadır. “Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?” diye soran kalmamıştır herhalde de, soran olursa durum budur yani.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Gazze’dekiler Türkiye’nin sınırları için de savaşıyor” cümlesini ya doğru anlamak ya da doğru anlamak zorundayız artık.
Bakınız, İsrail’le çok iyi, iyiden de iyi anlaşacak birilerinin, diyelim Ümit Özdağ’ın iktidar olması ile İsrail ile derhal kanlı bıçaklı olacak birilerinin, diyelim Hüda-Par’ın iktidar olması arasında İsrail’in ajandası bakımından bir fark yoktur, olmayacaktır. İsrail, insanlık ailesi tarafından durdurulup yok edilmezse ajandasını uygulamaya devam edecek ve kendisine vaat edildiğini düşündüğü toprakları ele geçirmek için her türden zulmü, her türden savaşı, her türden vahşeti göze alacaktır.
“Yok yav, İsrail Türkiye’ye bir şey yapmaz” diyen varsa en hafifinden söyleyeyim, haindir. Lübnan’da 650 insanı bir günde öldüren, Gazze’de 42 bin insan katleden bu cinayet şebekesi, “fırsat bulursa” falan değil, itikadının, inancının bir gereği olarak Türkiye’ye de saldıracaktır.
Bunun İsrail açısından “katman katman ilerleyen bir savaş” olduğunu anlamak için daha ne kadar aydınlanması gerekiyor bizim dangalakların, bilmiyorum.
Bakın şuraya yazıyorum. Kendisinden 6-7 bin kilometre uzaktaki Hindistan’da Siyonizm’i geliştirip güçlendiren İsrail’in, “ele geçirdiğimde Lübnan’a, Kuzey Suriye’ye, Erzincan’a, Hatay’a bu Hindistanlıları yerleştiririm” hedefi yoksa ben hiçbir şey bilmiyorum demektir. Ama bizim dangalaklar sıfır noktamızdaki Lübnan’a, Suriye’ye, Irak’a, Mısır’a, Filistin’e “İsrail lehine” olacak şekilde kayıtsız kalalım istiyorlar. Kayıtsız kalalım ki İsrail istediğini, istediği şekilde hayata geçirebilsin. Tel dolapta peynir de olacaktı, yer misiniz?
Katil sürüsü Hizbullah’a ve İran’ın emperyalist ajandasına rağmen Lübnan’daki insanların imdadına yetişmezsek, ne pahasına olursa olsun Kuzey Suriye’de bir Kürt devleti kurulmasının önüne geçmezsek, Gazze’deki, Batı Şeria’daki Filistinlilere verebileceğimiz en yüksek desteği vermezsek sıra Türkiye’ye gelecek. Tekraren söylüyorum: Bunun böyle olması İsrail denen terörist organizasyon için bir itikat, bir iman meselesi.
Hani zannediyorsanız ki “Ümit Özdağ, Özgür Özel, Saadet Partisi, Özgür Demirtaş, HDP liderleri, Fatih Altaylı falan toplaşıp giderler, İsrail ile her türlü anlaşırlar” falan, çok beklersiniz. İsrail’e yapılabilecek tek şey vardır: Onu yok etmek.
Hiç olmazsa bu kadarını anlamanızı bekliyoruz ve biliyoruz ne kadar çok şey beklediğimizi. Çaresizce biliyoruz bunu.