Son zamanların popüler anonim sosyal medya hesabı “ERLIK”, sonunda Pandora’nın kutusunu açmış. Böylelikle uzun süredir takip ettiğim bir rezaletin eksik parçaları da tamamlanmış oldu. O rezaletin adı şudur: Türkiye’de rap müzik dinlenmeleri fena halde manipüle edilmektir. Bu manipülasyon ipe sapa gelmez bazı adamların gençlerimizin gündemini belirlemesi sonucunu vermekte, alenen uyuşturucuya teşvik eden, alenen kötülük yaygınlaştıran, hatta terörü öven bazı rap şarkıları ışık hızıyla popülerleştirilmektedir.
Buraya döneceğim ama önce, cumartesi gün yayınlanan ve epeyce de yankılanan “PKK’dan Eroine: Rap Müziğin Gizlenemeyen Pisliği” başlıklı yazımda ismi geçen Murda için bir yanlış anlaşılmaya engel olayım. Ben yazıda Murda’ya “terörist” demedim. “Temel Türkçe bilgisi olan herkes” okuduğunda anlayacaktır. Ben sadece, “terör sevicisi, Can Dündar söyleşicisi, durmaksızın uyuşturucu etkisi altında yaşayan Ezhel isimli müptezel bağımlının ölümsüz kankisi” dedim Murda için. Eh, bu da yanlış değil. Birlikte albüm yaptılar, pozlar kestiler falan. Bu, Murda’yı elbette terörist yapmaz fakat çok nettir ki doğrudan teröre bulaştığı su götürmez birinin “yoldaşı” yapar. İşte o “yoldaş” da yerli ve milli karakterimiz Acun Ilıcalı’nın “O Ses Türkiye Rap” yarışmasında jüri üyesidir. Böylece düzeltmiş olayım.
Ben, Murda’ya terörist demediğim gibi, Türkiye’de rap müziği manipüle eden Nazlı Yırtar isimli Spotify editörüne de terörist demeyeceğim. Fakat Nazlı Yırtar’ın “terör sevici bir mahlûk” olduğuna dair zerrece kuşkum yoktur. Bunu da işte tam böylece söyleyeceğim.
Peki. O halde başlayalım. Kimdir Nazlı Yırtar? Spotify isimli dünyanın en büyük dijital müzik platformlarından birinin Türkçe rap editörü. Spotify’da Türkçe rap müzikle ilgili bütün listeleri Yırtar hazırlıyor. Malumdur ki Spotify’da listenin yukarılarında olmak demek parayı, dinlenmeyi ve şöhreti bulmak demek. Zira Spotify, herhangi bir şarkıyı dilediği gibi tırmandırabilen bir platform olduğu gibi dinleme başına sanatçılara en çok para ödeyen platform da aynı zamanda. Yani şu: Liste başı olduğunda gelsin paralar, gelsin şan-şöhret.
Peki. Bunca önemi haiz bu listeyi Nazlı Yırtar isimli “terör sevici mahlûk” neye göre hazırlıyor? Elbette sadece ahbap çavuş ilişkilerine göre. Yırtar kimi seviyor, ideolojik olarak kimi destekliyor, kiminle ilişki yürütüyorsa onun şarkısı listeye giriyor.
Bakınız rapçi Sehabe ne yazmış bu Yırtar hakkında: “Spotify’ın Türkçe rap listesinde benim gibi bazı sanatçıları yok sayıp dinlenme analitiklerini manipüle etmesini doğru bulmuyorum. Haksızlık yaratıp bizi bize düşürecek hale geldi durum. Nazlı Yırtar isimli editörün keyfi kararı ile kariyerimin ilerlemesi engelleniyor.”
Denebilir ki “Ya kardeşim, bu adamlar dinlenmiyor, o yüzden bu liste miste işlerini şikâyet ediyorlar.” Ben de derim ki Ados gibi youtube dinlenmesi 20 milyonları bulan; Şehinşah gibi başka platformlarda milyonlarca dinlenen isimler de Sehabe’nin yazdıklarına benzer şeyler yazdılar. Dahası Mirac, Spotify’i sosyal medyadan değil billboardlardan hedefe koydu.
Yine denebilir ki “Yahu kardeşim, ticari bir kuruluştur en nihayetinde Spotify. Şarkıları da dilediği gibi listeler. Spotify’i beğenmiyorsan kaldırırsın telefonundan. Sana ne!”
Elbette son derece haklı bir itiraz bu ilk bakışta… Hele benim gibi Spotify’i telefonundan aylarca önce indiren fakat aboneliğini Spotify’in aptal sistemi yüzünden bir türlü sona erdiremeyen biri için gayet yerinde bir itiraz. Fakat mesele bu değil. Mesele, Nazlı Yırtar isimli “terör sevici mahluk”un kim olduğu.
Yırtar, GlobalVoices ve benzeri yerlerde İngilizce yazılar yazan biri aynı zamanda. Ve bu yazılarının pek çoğunda doğrudan PKK yanlısı bir ideolojik perspektif ortaya koyuyor. En basitinden “terörist” değil “Kürt gerillalar” kavramını tercih ediyor. Kürt ailelerin PKK tarafından şehit edilen Kürt askerlerimizin tabutlarına Türk bayrağı koydurtmadığını iddia ediyor. PKK’nın en bilinen propagandasını, yani “Doğuda Türk ordusunun operasyonları durmazsa terör batıya sıçrar” tezini defalarca vurguluyor.
Şüphe yok ki Nazlı Yırtar, kelimenin tam anlamıyla “terör sevici bir mahlûk.” Ve bu mahlûk, Türkiye’nin rap müzikteki ana akım algısını belirliyor. Kimin dinleneceğini, kimin dinlenmeyeceğini, kimin engelleneceğini “tek karar verici” olarak belirliyor.
Ezhel’in kariyerini kimlere borçlu olduğunu, Mero’nun nasıl bu kadar dinlendiğini, Xatar’ın piyasayı nasıl bunca elinde tutabildiğini falan daha nasıl anlatayım bilmem? Türkiye’nin maruz kaldığı “kültür endüstrisi kuşatmasını” daha hangi örnekle izah edeyim bilmem?
Bu kuşatmayı önce fark etmek gerekiyor. Neredeyse hiç kimse “çok başarılı olduğu için” gündemde değil. Neredeyse her popülerlik, her patlama Nazlı Yırtar ve benzerlerinin “ince ince hesapladığı” şeyler. Youtube’da da böyle durum, Twitter’da da böyle, Spotify’da da.
Bu kuşatmayı fark ettikten sonra sıra bu kuşatmayı yarmaya, kaldırmaya gelecek. Gelecek gelmesine de biz o esnada “Mary Jane” gibi doğrudan uyuşturucuyu öven şarkılarla, “YPG bizim tutkumuz” diye böğüren adamlarla büyümüş bir nesille karşı karşıya kalacağız.
O halde iyi uykular bize.