Zât-ı devletlûları, verdiği bir mülakatta “ben Fetöcü değilim” demiş. “Çok kibar insan olduğumdan kimseye geberdi demem, leşi çıktı demem” demiş. “Bu adamla fotoğraf çektiren bu kadar siyasetçi varken tek karesi olmayan bana Fetöcü diyemezsiniz” demiş. “Ülkede topyekûn barış olacaksa KHK mağdurlarına da bakmak lazım” demiş.
Bu mülakat veren zatın kim olduğunu söylemesem size, büyük ihtimalle “durup dururken niçin böyle konuşuyor? Gocunacak bir şeyi mi var ki?” diye düşünürken yakalarsınız kendinizi.
Ama düşünmeyin lütfen. Çünkü bu zât-ı devletlûları, devletlilerin en zatı olan Bülent Arınç. Sosyal medyada kendisine “FETÖcü” diye hakaret edenler olmuş da, ona içerleyip mülakat vermiş. Var olup var kalsın. Araya da “KHK mağdurları” bombasını salmış. O hususta da var olup var kalsın. 15 Temmuz’u yapan askerleri, polisleri, bakanlıklarda çalışan pislikleri falan topyekûn affedelim de barış olsun tabii. Barış güzel bir şey.
Korkmayın yahu. Bugünkü yazımın konusu Bülent Arınç değil. Mülakatını görünce
“değineyim de öyle geçeyim bari” dedim. Koca yazı ayrılır mı zât-ı devletlûlarına?
Bugünkü yazımın konusu yine ve ne yazık ki Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Cumhuriyet kutlamaları bütçesi…
Konunun gelişimini takip ettiniz mi bilmem? Önce Veryansın TV bir belge paylaşarak ABB’nin Ebru Gündeş konserine 69 milyon lira ödediğini ifşa etti belgeyle. “Olur mu lan öyle para?” diye itirazlar yükselince Mansur Yavaş, önce İsmail Saymaz üzerinden bir açıklama yaptı; “Ebru Gündeş’e parasını ödemedik. Bekletiyoruz. Konuyu araştırıyoruz” dedi.
Mansur Yavaş, bu açıklamayı yeteri kadar tatmin edici bulmamış olacak ki peşine bir de yazılı açıklama yaptı. Konuyla ilgili iç denetim biriminin çalışma yaptığını belirtti. “Ödemeyi gerçekleştirmedik, inceleme tamamlanana kadar da gerçekleştirmeyeceğiz” dedi. Bu paranın tüm kutlama giderlerinin bedeli olduğunu söyledi ve bilin bakalım ne yapmadı? Bildiniz. Bu paranın tüm giderler için olması meseleyi bir biçimde kapatır ya da en azından soğuturdu. Ama Mansur Yavaş bir şekilde herhangi bir belge yahut ne bileyim elle de yazılmış olsa bir harcama listesi yayınlamadı. “Şeffaflık” dediği açıklamasında şeffaf herhangi bir şeyle karşılaşamadık anlayacağınız. Bunun bile tek başına gösterebileceği “bağzı şeyler” var.
Bu açıklamanın yanı sıra bir de ODA TV’nin iddiaları var tabii. ODA TV, kutlamalara harcanan paranın 69 değil 97 milyon lira olduğunu iddia etti. Buna göre Ebru Gündeş konserine 69,5 milyon, o gün sahne alan Mert Demir’e 10 milyon, alana kurulan büyük balona da 17,5 milyon lira harcanmış.
Şimdi burada bir soluklanalım.
“Veryansın ve ODA TV üzerinden Mansur Yavaş’a bir kumpas kuruluyor. Mansur Yavaş’a Ekrem İmamoğlu ile rakip olmasının faturası kesiliyor” diyenler var malum. Bu pekâlâ akla yakın bir ihtimal. Ancak Mansur Yavaş’ın da eli armut toplamaz. Ekrem İmamoğlu’nun geçen yıl Cumhuriyet kutlamalarında harcadığı 600 milyon lirayı söz konusu ediverir. Dolayısıyla amaç doğrudan Mansur Yavaş’a vurmak olsa bile Ekrem İmamoğlu bu operasyonu Veryansın’a ya da ODA TV’ye yaptırmaz. Yoksa yaptırır mı? Bilemedim.
“Yahu ne var bunda, amma abarttınız. AK Partili belediyeler de yapıyor o harcamaları” diyenler var. Külliyen şaşkınlar olarak değerlendiriyorum bu kitleyi de. Bir AK Partili belediyenin böyle bir konser-kutlama bütçesi harcadığı bilinse değil Türk kamuoyunun üzerinde tepinmesini, Los Angeles Times’ta analiz okuruz konuyla ilgili. İletişim Yayınları’ndan kapağında konser fotoğrafı olan kitap çıkar lan. BBC, “10 adımda konser yolsuzluğu” diyerek haber coverlar. Şaka mı yapıyorsunuz?
Bence ne olduğu ile ilgili olarak ortada iki ihtimal var. Bunlardan biri, bu kutlama bütçesinin bütünüyle Mansur Yavaş’ın irade ve bilgisinin dışında gelişen ve doğrudan Mansur Yavaş’ı hedef alan bir kumpas olması. Olabilir mi? Olabilir. Hem CHP’nin hem de Ekrem İmamoğlu tarafının teamüllerinin dışında davranışlarıyla gündeme gelen Yavaş’a “akıllı ol” demiş olabilir birileri.
İkinci ihtimal şudur ve ben buna ihtimal vermek istemem, vermem de. Bu vurgunu yapanlardan haberi vardır Mansur Yavaş’ın. Olan biten bilgisi dâhilindedir ve iş patlayınca “lan, lan, lan” deyip durumu kurtarmaya çabaladıkça hata üzerine hata yapmıştır.
Her hâlükârda, “hiçbir şey olmasa bile bir şey olmuştur.” Dolayısıyla bu işi kaşımakla iyi mi yaptım kötü mü yaptım bilememekteyimdir. Neticede zoru gelirse “Ekrem İmamoğlu mu Mansur Yavaş mı?” sorusuna vereceğim cevap kafamda çok nettir. O bakımdan şüphelerim vardır. Çok şüphelerim vardır.