Yüzümü görmeye hakkınız yok. Bu kadar basit. Filistin özgür olana dek.
Gülümsememi göremezsiniz bayım. Bu kadar basit. Filistin özgür olana dek.
Şahit olamazsınız ağlamama. Bu kadar basit. Filistin özgür olana dek.
Gözlerim zeytin karası. Onları göremezsiniz küçük hanım. Bu kadar basit. Filistin özgür olana dek.
Alnımda bir çatkı doğuştan. Onu göremezsiniz. Bu kadar basit. Filistin özgür olana dek.
Hüznümü ve öfkemi göremezsiniz hanımefendi. Bu kadar basit. Filistin özgür olana dek.
Dünyaya küskün çocukların sözcüsüyüm ben. Adım Hanzala.
Doğru. Küsüm size. Size ve size ve size ve size de. Utançla başını yere eğip kollarını iki yana açan. En çok sana küskünüm. “Ben ne yapabilirim” diyen ey. En çok sana. Duymadın galiba “farzet körsün / olabilir / bir taş al / at / düşmanı bulur” dendiğini.
Küsüm size.
Kahvenden vazgeçmedin daha. Ve vazgeçmedin giydiğin ayakkabıdan. Haklısın. Çok yakışıyor sana.
Dünyaya küskün çocukların sözcüsüyüm ben. Adım Hanzala.
Yüzümü dönmeye değer bir dünya değil burası. Benim değil, beni öldürmek isteyenlerin dünyası. Karanlıkların ve çirkinliklerin dünyası. Ve yok sizin dünyanızda bana ne bir liman, ne bir sığınak.
Dünyaya küskün çocukların sözcüsüyüm ben. Adım Hanzala.
Yüzümü dönmem için tek bir neden söyleyin bana.
On beş bin çocuk ve “elimizde bunun soykırım olduğuna dair yeterli kanıt yok” öyle mi?
On beş bin anne ve sadece “uluslararası toplum bu olayları şiddetle kınar” öyle mi?
On beş bin baba ve sadece “olayların bir an önce son bulmasını diliyoruz” öyle mi?
Dünyaya küskün çocukların sözcüsüyüm ben. Adım Hanzala.
Yüzümü Aksa’ya dönüyorum.
Yüzümü öldürülmüş yaşıtlarıma.
Evlatları bombalarla ellerinden alınmış annelere dönüyorum yüzümü.
Yetimlere dönüyorum yüzümü.
Yıkılmış evlerimize ve açlığımıza dönüyorum.
Dünyaya küskün çocukların sözcüsüyüm ben. Adım Hanzala.
Nallarından kıvılcım çıkararak hücum edenlerin yanıdır yanım. Yüzümü onlara dönerim. Bu kadar basit.
Bir yetimin başını okşayanın yanıdır yanım. Yüzümü onlara dönerim. Bu kadar basit.
Benim için hiç değilse gözyaşı döküp dua edenin yanıdır yanım. Yüzümü ona dönerim. Bu kadar basit.
Hâlâ anlamadıysan ve tanımadıysan hâlâ beni, susayım ben. Susayım ve “babam” dediğim adam, Naci el Ali konuşsun benim yerime.
“Hanzala 10 yaşında doğdu ve her zaman 10 yaşında olacak. Vatanına döndüğünde de 10 yaşında olup büyümeye başlayacak. Doğanın kanunları ona işlemeyecek. O eşsiz. Her şey vatanına döndükten sonra normalleşmeye başlayacak. Onu yoksul ve acının sembolü olarak resmettim ve adını Hanzala koydum. En başta Filistinli bir çocuktu. Fakat şuuru, onu ulusaldan uluslararası bir yere taşıdı. Basit, fakat sert bir çocuk. Sadece Filistinli bir çocuk değil, siyonistlerin işgallerine karşı çıkan, insanların haklarını savunan bir çocuk. Hanzala’nın gözünde yoksullar Filistinlidir. Ezilenler, mazlumlar hepsi Filistinlidir. Sadece bir ülke olarak değil, insanî anlamda bir Filistin.”