Toprağı bol olsun, Hrant Dink’in en çok istediği şeylerden biri, Türkler ile Ermeniler arasındaki yıllara sari düşmanlığın ortadan kalktığını görmekti. Hem kamuya mal olmuş söylemlerinde hem de özel konuşmalarımızda altını çizdiği şey ise “diaspora”nın, Ermenistan’a yarardan çok zarar verdiği yönündeydi.
Bu, burada bir dursun.
Bir günde 600’ü aşkın insanın öldürüldüğü Hocalı Katliamı, bir bakıma diasporanın “kapı iti” hüviyetinde olan Ermenistan’ın tam anlamıyla ayağına sıktığı bir katliamdı. Sarkisyan’ın o ifadesini hatırlarsınız: “Azeriler bizim sivil öldüremeyeceğimizi düşünüyordu, Hocalı’yı onun için yaptık.”
Bu korkunç itirafın arkasında haksız, hukuksuz şekilde toprak gaspı var elbette. Bugün Birleşmiş Milletler kararıyla da “işgal altında” kabul edilen Karabağ, Ermenistan’ın diasporaya ve dostlarına güvenerek fiili durum oluşturduğu bir işgal. Ve işin tuhafı, uluslararası toplum da, Minsk üçlüsü de bu işgali ortadan kaldırmak için yapılabilecek bir milyon tane hamle varken bunların hiçbirini yapmadı ve Karabağ’ı bir “açık yara” olarak tutmaya devam etti.
Bu da burada bir dursun.
Ermenistan tarafının özellikle son bir yılda yeniden “tacizkar” bir yöntem belirlemesi bölgede suların ısınmasını sağladı. Hatırlayalım. Bundan bir süre önce Ermenistan tarafı Azerbaycan askerlerini şehit etmiş, halk da “ya Karabağ ya ölüm” diyerek sokaklara inmişti.
Gelinen son noktada Azerbaycan “artık yeter” diyerek Ermenistan’a sert ve anladığı dilden karşılık vermeye başladı. Yazıyı yazdığım dakikalarda onlarca köyün Ermenistan işgalinden kurtulduğu, yüzlerce Ermenistan askerinin de etkisiz hale getirildiği haberleri dolaşımdaydı.
İki noktaya dikkat çekmek isterim. İlki, bugün Ermenistan’ın yaptığı çılgınlığı Küçük Napolyon Macron’dan ayrı düşünmemek gerektiği. Ermeni diasporasının en güçlü olduğu ülkelerden biri olan Fransa, Ermenistan’ı ateşe atmaktan çekinmiyor gördüğümüz kadarıyla.
Şimdi bunu söylediğim için bana çok kızacaksınız belki ama finalde olan yine emperyalizmin gazına gelerek “mayın eşekliği yapmayı” vazife sayan Ermenilere olacak. Ermenilerin yakın tarihi bir bakıma “emperyalizm tarafından sömürülme, mayın eşekliğine razı edilme” tarihidir ve bu çok ama çok üzücüdür. Aynı emperyalist odaklar, Ermenilere yaptıklarını PKK üzerinden Kürtlere de yapmaya çalışmaktadırlar. PKK, Kürtleri “emperyalizmin mayın eşeği” haline getirmek için uğraşan bir müteahhit örgüttür.
Ermenistan-Azerbaycan arasında patlak veren bir savaşın iki halka da fayda getirmeyeceği açıktır açık olmasına da yıllardır bu “açık yara”ya bir gram pansuman yapmayan emperyalist güçler şimdi Azerbaycan patır patır ilerlerken kıçına nişadır sürülmüş eşek gibi bağırıyorsa orada bir durmak, düşünmek gerekir. Ermenistan’ın Azerbaycan’a “anasının ak sütü” gibi helal olan topraklarını vermeye yanaşmaması bu açık yarayı yeniden azdırmak için yapılacak bir operasyona işaret ediyordu zaten. Şimdi tam da adına “Türkiye mihveri” diyebileceğimiz bir eksen oluşuyorken bu meselenin yeniden dolaşma sokulması hiç de azımsanmaması gereken bir numaradır. Türkiye, olağanüstü bir dikkatle ve kayıtsız şartsız Azerbaycan lehine hareket ederek bu vartayı da atlatacaktır. Kaderin rüzgarı, Türkiye’den yana esecektir inşallah.
Gelelim ikinci meseleye. Ermenistan’la aynı merkezlerden emir alan PKK’nın siyasal uzantısı HDP’nin doğrudan Ermenistan’ı destekliyor oluşunu elbette anlayabiliyorum. Lakin, Cumhuriyetin kurucu partisi olan CHP’nin başkan yardımcısı olacak birinin, üstelik büyükelçilik falan da yapmış bir çapsızın “Türkiye Azerbaycan’a silah veriyor, bölgeye cihatçı gönderiyor” yalanını söylemesini yine de anlayamıyorum. Bunca pislik, ancak çok net şekilde “bir emperyalist merkezin hizmetinde” olmakla izah edilebilir.
Türkiye Azerbaycan’a silah vermemiştir. Usulü dairesinde silah satmak “silah vermek” değildir. Kaldı ki Türkiye, Azerbaycan’a karşılıksız silah da verebilir. Azerbaycan’a vermeyeceğiz de kime vereceğiz? Ana bir baba bir kardeş bir halkın kardeş ülkesi değil midir Azerbaycan? Gerçi bunu Boraltan Köprüsü olayına sebebiyet verenlerin anlaması biraz zordur belki de.
“Cihatçı” meselesine gelince. Bugün Azerbaycan “bize asker lazım” dese, kahvede okey oynayanımızdan meyhanede içki içenimize, camide namaz kılanımızdan tarlada harman kaldıranımıza kadar milyonlarca Türk, Azerbaycan’ın yardımına koşarız. CHP’nin paçavra yardımcısına benzer “pembe mabadlılar” hariç, CHP tabanının kahir ekseriyetinin de içinde olduğu bir Türkiye vasatının tamamı koşar vazifeye. Bu gerçek ortada öylece dururken “cihatçı gönderiyor” yalanına sarılmak için ya P.İ.Ç FETÖ’cü olmak gerekir ya da doğrudan vatan haini.
Bilmem anlatabiliyor muyum?