Yenilenebilir enerjide Türkiye’de yeni bir dönem başlıyor. Daha önce güneş enerjisinde gerçekleşen 1000 MW büyük ihaleye ek olarak, Rüzgâr Enerjisi Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) 1000 MW ihale yapıldı. Böylelikle toplam olarak 2000 MW kurulu gücün tamamlanması için önemli bir adım atılmış oldu.
Rüzgâr Enerjisi Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihalesiyle bu alanda birçok ilk gerçekleşti.
Şöyle ki,
Rüzgar enerjisinde ilk defa tek seferde bu kadar yüksek miktarda kurulu güç için hamle yapıldı.
Dünyanın en büyük firmaları güneş enerjisi Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) için nasıl ihaleye girdiyse, rüzgâr için de üst düzey bir rekabet yaşandı. Dünyanın en büyük 8 firmasının bu ihaleyi almak için kıran kırana bir rekabete girmesi, Türkiye’nin yenilenebilir enerjide kapasitesinin göstermesi açısından çok önemli.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Türkiye aleyhine başlatılan negatif algı operasyonunun boşa çıkartılması için de önemli bu ihale. Küresel sermeyenin büyük firmalarının ihaleye olan ilgisi, Türkiye için olumsuz bir profil çizme çabasının bir anlam taşımadığının önemli bir göstergesidir. Bu ihale bölgeye ve dünyaya önemli bir mesajdır.
Tabii bu mesajın Almanya tarafından verilmesi ise, ilginç bir durum ortaya çıkarıyor. Çünkü, Rüzgâr YEKA ihalesini Alman firması Siemens konsorsiyum kazandı. Almanya’nın son dönemlerde kendi firmalarının Türkiye’ye gitmemesi için sarf ettiği çabanın anlamı olmadığı ve olumsuz algı operasyonunun ve söyleminin karşılık bulmadığı açık.
Türkiye coğrafi konumundan dolayı, enerjinin diğer alanlarında stratejik bir ülke. Gerçekleşen güneş ve rüzgar YEKA’sı ile birlikte Türkiye, yenilebilir enerjide de ne kadar cazip bir ülke ve önemli aktör olduğunu gösterdi.
Gerçekleşen Rüzgâr YEKA’sı ile bu bölgede atılacak adımlar ve gerçekleşecek yatırımlarla, Türkiye bölgenin yenilenebilir enerjide gözde ülkesi haline gelecek. Bu sayede, Türkiye’nin bölgede yenilenebilir enerjinin lojistik merkezi olma yolunda önemli bir aşmaya gelmesi de hızlanacak.
En önemlisi de, Türkiye’de gerçekleşecek yenilenebilir enerji yatırımlarıyla, aslında yenilenebilir enerjide yeni bir çok sektörün de temeli atılıyor. İhalede zorunlu olan yüzde 65 yerlilik oranını tutturmak kaydıyla yerli üretim şartı, yenilenebilir enerji teknoloji üssü olma açısından önemli bir aşama.
Öngörülen yatırım miktarının 1 milyar doların üzerinde olması , enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasının yanında üretim ve istihdam açısından da ekonomiye nefes aldıracak önemli bir sürecin de başlangıcıdır.
KONUTTA KÜRESEL YATIRIMCI İLGİSİ
Yenilenebilir enerjide olduğu gibi Türkiye, birçok alanda yabancı yatırımcıların ya da daha doğru bir ifadeyle küresel yatırımcıların ilgi odağı. Bu alanların başında da konut sektörü geliyor.
Son yıllarda inşaat sektörüne yapılan yatırımların uzun dönemde ekonomi üzerinde yapacağı etkileri konusundaki tartışmalar olsa da, ülkede altyapı yatırımlarının tamamlanmasında konutların yenilenmesinde ve dolayısıyla yurtdışında oluşan olumlu algı nedeniyle Türkiye’deki inşaat sektörü, küresel yatırımcıların ilgisini çekiyor.
Türkiye’nin birçok bölgesi, özellikle Körfez ülkelerinden gelen yatırımcıların ilgi odağını oluşturuyor. Özellikle de konut, termal, sağlık ve turizm yatırımlarına yabancı ilgisi göz dolduruyor.
Dünyanın farklı ülkelerindeki yatırımcıların Marmara’da, Karadeniz’de, Ege’de ve Akdeniz’de Türkiye’de ev alması, burada yaşaması ve iş yapması ve en önemlisi de geleceğini burada planlaması “geleceğin yatırım ülkesi Türkiye” için çok önemli bir gösterge.
Bu da Türkiye ekonomisi için oluşturulan olumsuz algıların ne kadar anlamsız olduğunu da kanıtlıyor.