Son dönemlerde küresel piyasalarda belli siyasi riskler olmasına rağmen ekonomi tarafına bakıldığında pozitif bir havanın hakim olduğu görülüyor.
Şöyle ki,
ABD Merkez Bankası FED’in, son toplantıda faiz kararında bir değişiklik yapmamasına rağmen Temmuz ayı sonunda yapacağı toplantıda faiz indirimine gideceği yüksek bir olasılık olarak görülmektedir. Bu kapsamda faizlerdeki olası indirim kararının başta gelişmekte olan piyasalar olmak üzere tüm dünya piyasalarını olumlu etkilemesi beklenmektedir.
Dünyada ülkeler arasında çok yüksek miktarda gezen fonlar mevcut. Şu anda faizlerin düşme eğiliminde olması ve bazı ülkelerde negatif faiz oranları nedeniyle bu fonları ülkeyeçekebilmek önemli bir fırsat. Bu açıdan söz konusu kaynakları çekebilen ülkeler için de fırsatı avantaja dönüştürmenin tam zamanı diyebiliriz.
PEKİ OLASI RİSKLER NELERDİR?
Olası siyasi risklerden birini bu dönemde çok konuşulan ve İran-ABD arasında Hürmüz Boğazı’nda her gün dozajı daha da artan gerginlik oluşturuyor. Hatta savaş noktasına gelen söylemler ve somut adımların dünya enerji piyasaları için olduğu kadar ekonomi için de önemli bir risk taşıdığı görülmektedir.
Bir diğerini ABD ve Çin arasında devam eden ticaret savaşlarının dünya ticareti üzerinde yapacağı olası etkiler oluşturuyor. 2018 yılında ABD ve Çin arasındaki söz konusu gerginlik dünya ticaretine korumacı bir havanın hakim olmasına neden olmuştu.
Nitekim 2019 yılına gelindiğinde de korumacılık eğilimlerinin devam ettiği ve 2019 yılının ilk çeyreğinde dünya mal ticaretinin yüzde 2,2 oranında daraldığı göze çarpıyor. Dünya ticaretindeki bu daralmayı gören ülkelerin de bu gelişmeler nezdinde ithalat ve ihracat politikalarını şekillendirdiğini söylemekte fayda var.
Diğer yandan Türkiye-ABD arasında S400’ler konusunda devam eden gerginliği de unutmamak gerek. Türkiye’nin kararlılığı konusunda ABD’nin atacağı adımlar, G20 zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD başkanı Trump’ın görüşmelerinin, gerginliğin sona erdirilmesi ve orta bir yolun bulunması adına son derece önemli olduğunu belirtmek lazım.
TÜRKİYE’NİN EKONOMİDE ÖNCELİĞİ
İstanbul seçimi sonrasında özellikle küresel piyasaların gündemindeki olumlu hava ve faizlerin düşmesiyle birlikte bu fırsatlardan yararlanma konusunda yeni hamlelere ihtiyaç var.
FED faiz oranlarındaki olası indirim beklentisi, Türkiye’de de 2 yılık gösterge tahvilinin faiz oranlarında 2 puandan fazla düşüş yaşanmasına ve yüzde 20’nin altında seyretmesine neden oldu.
Faizlerdeki bu seyrin devamı önemli.
Türkiye ekonomisinde yatırımların ve finansal maliyeti artırdığı için üretimin önündeki en büyük engel olan faizlerin düşmesibirçok ekonomik göstergenin de olumlu değişimine önemli ölçüde katkı yapacaktır.
Dolayısıyla özellikle de küresel piyasalarda finansal kaynaklara erişimde daha düşük faiz oranlarından borçlanma konusu hayati derecede önem taşıyor. Çünkü cari açığın düşürülmesi nedeniyle zorunlu olarak ekonomik büyümede gerçekleşen daralma ve yavaşlamanın sonlandırılması için düşük faiz zaruri.
Türkiye, küresel piyasalarda faizin düşme eğiliminde olduğu bu dönemde, farklı gerekçelerle ülkeye gelmek istemeyen sermayenin önündeki engellerin kaldırılması konusunda çabaları artırmalıdır. Bu çabalar ülke risk priminin düşürülmesi, ülke kredi notunun iyileştirilmesi ve dolayısıyla borçlanma faizlerinin düşürülmesi için önemli bir fırsat olacaktır.