Türkiye’nin enerji ticaret merkezi olma sürecinde en önemli doğalgaz boru hattı projelerinden biri olan TürkAkım projesinin hayata geçirilmesi için bir adım daha atıldı.
2019 yılında faaliyetine son verilecek olan Batı Hattı’nın alternatifi niteliğindeki projenin, deniz altından geçirilecek bölümü için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu Türkiye tarafından onaylandı. Böylece TürkAkım projesinin önündeki bir engel daha kalkmış oldu.
TürkAkım, hem Türkiye’nin kendi enerji arz güvenliğini hem de Türkiye üzerinden Avrupa’nın arz güvenliğini sağlayacak. Bunun anlamı açık: Türkiye kendisinin enerji arz güvenliğini artırırken aynı zamanda içinde bulunduğu coğrafyadaki enerji arz ve talep eden ülkeler arasındaki stratejik konumunu da güçlendirecek.
Diğer yandan, yeni dönemde Türkiye ile güçlü ekonomik ilişkilere sahip olan Rusya için TürkAkım Projesi de ayrı bir öneme sahip.
Proje sayesinde Rusya hem en büyük ithalatçılarından biri olan Türkiye’ye, hem de küresel ölçekte en yüksek doğalgaz talebinin sahibi olan AB ülkelerine doğalgaz ihraç etmeye devam edebilecek.
Enerji kaynaklarına sahip olmanın tek başına yeterli olmadığının farkında Rusya. Dolayısıyla, TürkAkım projesi ile enerjide talep güvenliği üzerinde titizlikle çalışıyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret çerçevesinde de ele alınan TürkAkım ve Akkuyu Nükleer Santrali projelerinin zamanında tamamlanması konusunda tarafların mutabakatı, bundan sonraki enerji işbirlikleri için de önemli bir gösterge.
TÜRKAKIM PROJESİ’NİN KAPASİTESİ NEDİR?
TürkAkım’ın özelliklerine baktığımızda ise, projenin önemini bir kez daha görebiliyoruz. TürkAkım, her biri yıllık 15,75 milyar metreküp doğalgaz kapasitesine sahip 2 ayrı hattan oluşuyor. Projede, Rusya topraklarından çıkarak Karadeniz’in altından Türkiye’ye ulaştırılacak olan ve buradan da AB ülkelerine uzatılması planlanan 2 deniz bölümünden ve 2 de kara bölümünden oluşan boru hatları mevcut.
Doğalgazın kaynak noktasından tüketim noktasına aktarımında güvenli, uygun ve etkili bir taşıma yöntemi sunan TürkAkım projesinin, faaliyete alınması ile yılda 31,5 milyar metreküplük doğalgaz transferi gerçekleştirilecek. Yani, TürkAkım hem Türkiye için hem de bölge ülkeler için enerji arz güvenliğine güçlü bir destek sağlayacak.
COĞRAFİ KONUM TÜRKİYE’Yİ VAZGEÇİLMEZ KILIYOR
Coğrafi konumunun Türkiye’ye sağladığı avantajın özellikle enerji alanında Türkiye’ye kazandırdıklarını birçok yazımda dile getirdim ve getirmeye devam ediyorum. Bu kazanımlar Türkiye’ye hem kendi enerji ihtiyacını farklı kaynaklardan ve ülkelerden karşılama imkânı veriyor hem de Avrupa ülkelerinin enerji arz güvenliğinde Türkiye’yi daha da ön plana çıkarıyor.
Dolayısıyla AB ülkeleri bundan pek hoşlanmasalar da, Türkiye’yi AB ülkeleri açısından vazgeçilmez kılacaktır.
Türkiye, Dünya’da toplam petrol ve doğalgaz rezervlerinin üçte ikisini elinde bulunduran ülkelere yakınlığını fırsata çevirme konusunda kararlı. Dolayısıyla, Türkiye’nin enerji kaynaklarına sahip olan ülkelerle gerçekleştirdiği TANAP ve TürkAkım projeleriyle, bölgesel ve küresel enerji denklemindeki dinamikleri değiştirme potansiyelini barındırdığını söylemek yanlış olmaz.
Hayata geçirilen bu büyük projeler ile beraber enerji kaynaklarına sahip birçok ülke de Türkiye üzerinden yeni projeler hayata geçirme konusunda istekli. Doğal olarak, bu alanda bir rekabet ortamı oluşacak. Bu da, Türkiye’nin enerji projelerinde masadaki güçlü konumuna güç katacaktır.
Tabi bunun yanı sıra enerjide Türkiye’nin elini güçlendirecek hamleleri de hızlandırmalıyız. Enerji alanında hem stratejik bir ülke hem de ticaret merkezi olmak istiyorsak, doğalgaz ve petrol boru hattı projelerinin yanında LNG terminallerinin sayısını artırmalı, doğalgaz depolama istasyonlarının kapasitelerini yükseltmeli ve en önemlisi de enerji ticaret merkezi olmak için enerji borsasının etki alanını genişleterek bu yolda emin adımlarla yürümeye devam etmeliyiz.