Bayram tatilinin ardından, insanların yoğun bir şekilde iş hayatına döndüğünü görüyoruz. Tatiller ülkesine döndüğümüz bu dönemde.
Tam da en sık akraba ziyaretlerinin yapılacağı günlerden sayılan bayramda neler yaptık. Kaçımızın akrabası kapımızı çaldı veyahut biz kaç akrabamızın kapısını çaldık.
Bu hafta günümüz sorunlarından olan akraba bağlarının zayıflaması, azalması, bitmesi ve hatta düşmanlıklara dönmesi karşısında bizi bekleyen, inanç, ahlak ve sosyal tehlikelere yer verelim istedim.
Akraba nedir? Sözlük anlamına baktığımız zaman; kan ya da evlilik yoluyla birbirine bağlı olma durumu. Tabi biz buna süt bağını da ekleyeceğiz. Bu özellik toplumdaki diğer fertler ile ilişkilerimizde ayrıcalıktır. Kabul etsek de etmesekte bu gerçek değişmez.
Dünya da en ilkel topluma da gitseniz en gelişmiş topluma da gitseniz dört şeye eski diyemezsiniz. Anne, Baba, Kardeş ve Evlat. Eski eşim, eski arkadaşım, eski sevgilim, eski ortağım vs.. Bunları rahatlıkla eski olarak telaffuz ederken, eski annem, eski babam, eski kardeşim, eski evladım demeniz halinde düşeceğiniz durum garabetten öteye geçmez.
Şimdi inanç açısından baktığımızda Dinimiz İslam ve diğer kitap ehli inançlarda akrabalık önemli bir husustur. Özellikle Müslüman bir ülkede akrabalık ilişkilerinin bu denli yıpranması farklı temel bir sorunları da aklımıza getiriyor. Nedir bunlar? Gerçek anlamda inanmış, Allah’a iman etmiş bir insan Kuran'da akrabalıkla ilgili ayetleri okuduktan sonra, aradaki küslük ve problem ne olursa olsun son vermek için çaba sarfeden olur. Bu hayra açılan konularda gurur en tehlikeli şeydir. Kötüye karşı kullanacağımız bir silahı hayra karşı kullanmak şeytanın sağdan çarpmasıdır. Özetle Allah’ın emir ve yasaklarına boyun eğmesi gereken Müslüman (ki sözlük anlamı Teslim olan kişidir) bir ferdin buna ayak diretmesi kesinlikle kabul edilemez bir husustur.
Şimdi olayın sosyal kısmına gelelim. Toplumlar ve toplumları oluşturan en küçük yapı taşı bireyler diyalog ile bir arada kalabilir. Yaşadığımız çağ telefon ve internet aracılığıyla tam bir iletişim çağı. Dünyanın ucunda ki bir insana bile gerek sosyal medya gerekse internetin her türlü açıklığıyla bu kadar yakın olunan bir enformasyon toplumunda, maalesef ki iletişimin en öncelikli kurumu olan ailede iletişim minimal bir düzeye inmiştir.
İnternet ile tüm Dünyada sınırları kaldıran küreselleşmenin her türlü nimetinden faydalanırken aile ve akrabalık ilişkileri bu kadar kopuk olmaya başladığı içindir ki sosyal kopuşlar ve sorunlarda başlamıştır.
Anne ve babaların ellerinde telefon, tablet, pc veya tv ile diyalogsuz olarak bir arada geçirdiği süreler, ilgisiz kalan çocuklar ve eşler için her türlü iyilik ve kötülüğün bize bu kadar yakın olduğu bir çağ da muhakkak sorunlar başımızdan eksik olmayacaktır.
Akrabalık bağları zayıf olan bir toplumda sosyal sorumluluklar daha az yerine getirilir. Samimiyet azalır, güven olgusu manasızlaşır. Bu kavramların yıprandığı bir toplumda ahlak zayıflar. Ahlakı oluşturan kavramlar içinde yukarıda zikrettiğimiz hisler temel etkenlerin başında gelir. Ahlakı zayıflamış bir toplumda; suç oranı artar. Adam öldürme, tecavüz, rüşvet, hırsızlık, uyuşturucu ve sayılacak bir çok sorun gündelik sorunlar haline gelir. Akrabalık ve aile bağları toplumun en iç mekanizmasıdır. Mekanizması bozulmuş, çalışmayan bir saatin doğruyu gösterme olasılığı kadardır karşılaşmayı umduğumuz güzellikler de bir o kadar imkânsız olacaktır.
Aile, akrabalık ve arkadaşlıkların en güzel değerlerle yaşandığı bir Dünya bizim elimizde, yeter ki yüreğimizden sevgi ve saygımızı yitirmeden kopmaz bağlarımıza sarılalım.
Bilgiyle kalın...
Nasıl ki maddenin en küçük yapı taşı o*** atom ve bunlar arası bağlar gözle görülmediği halde muazzam bir güce sahipse, toplumun en küçük yapı taşı o*** aile ve bağları da önemi çok anlaşılmaz ama aslında koca bir ülkeyi şekillendirebilir. Bunu izah eden çok güzel bir yazı olmuş. Fikrinize ve elinize sağlık
Yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Kaleminize ve yüreğinize sağlık.
Çok güzel bir yazı teşekkürler