Uzun bir aradan sonra siz değerli okuyucularımla buluşmaktan duyduğum mutluluğu kelimelerle ifade etmem boş bir çabadan öteye geçmeyecektir. Bana tekrar sizinle buluşma fırsatı veren değerli gazeteci dostlarıma ve siz okurlarımıza teşekkür ederim.
Aslında sizlere böyle bir başlık altında yazı yazmamın ne kadar zor olduğunu belirtmek istiyorum. Keşke böylesi toplumsal trajediler hiç yaşanmamış olsaydı ve sizlerle sadece günlük hayatta yaşanan ulusal ve toplumsal diğer sorunları irdeliyor olsaydık. Fakat son zamanlarda ülkemizde sıkça karşılaştığımız adli olaylar silsilesinde sessiz kalmak da birey olarak topluma ihanet olurdu düşüncemle böyle bir yazı yazmayı kendime zorunluluk kabul ettim. Siyaset, hayatımızı bu denli kuşatmışken hayatın en acı diğer gerçeklerini görmek ve göstermek adına bu yazımın siz okuyucu dostlarımıza bir nebze de olsa katkı sağlayacağı inancımla sözlerime başlıyorum. Takdir siz değerli okuyucularımın olacaktır her daim.
Çocuk istismarı, çocuğun cinsel, fiziksel ve duygusal yönden karşılaştığı sorunları kapsamaktadır. İstismar çoğu kez dış çevreden oluyor olsa da aile içinde yaşanan ensest kişilik bozuklukları ve bir takım davranış bozuklukları sonrasında bu tarz şiddeti beraberinde getiriyor. Çocuk çoğu kez yaşadığı şiddeti tehdit, korku ile bastırılmışlıkla anlatamaz ve bu da fiziksel ya da psikolojik gelişimini olumsuz etkileyen sonuçlar doğurur. Unutulmamalıdır ki travmaları uzun yıllara yayılacak bu tarz şiddeti yaşayan çocukların bunu anlatamamasının en büyük etkeni yakın kişiler tarafından buna maruz kalmaktır. Anne- Baba, onları bakıp gözetmek ve eğitmekle görevli öğretmen, koruyucu aile fertleri, vasi gibi kişiler ya da yabancı kişiler tarafından yapılan fiziksel, cinsel ve ya duygusal şiddetin izlerini silmek çoğu kez kolay olmamaktadır.
Kısacası rızası olsun veya olmasın 18 yaş altı tüm çocuk veya ergenlere; bedensel fiziksel ve yahut ruhsal tüm şiddet istismardır. Kabul edililirki hiçbir vicdan ve inanç bu suçu kabul edemez.
Günümüzde bu tip sapık ve pedofilik yaklaşımların artması ve dahi bazılarının toplumsal baskı göz önüne alınarak aile içinde örtbas edilmesi de farklıca bir sorundur. Bu da istismar kadar ağır bir suçtur. Hangi tarz bir istismar olursa olsun Ailelerin bu suçu örtbas etmesi kapanmaz ve telafi edilemez sorunlar oluşturacaktır. Unutmayalım toplumsal varlığınız kötülüğü örtbas ederek sürdürülemez. İşlediğimiz her suç, gizlediğimiz her günah bir gün çok ağır bedellerle karşımıza çıkacaktır.
Konuyu dağıtmadan devam edersek, istismar günümüzde ayyuka çıkmış sapkınlığın en acı taraflarından biridir. Dünya genelinde bu tabloyu incelediğimizde. Bir çok ülke için sorun olan çocuklara yönelik cinsel istismar sıralamasında Türkiye üst sıralarda yer alıyor.
Her yıl Avustralya'da 50 bine yakın çocuk istismarı olayı gerçekleşiyor.
İsviçre her yıl 11 bine yakın çocuk istismarı vakası kayıtlara geçiyor.
Afganistan'da her yıl 18 binin üzerinde çocuk istismarı olayı gerçekleşiyor.
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) Yasama Uzmanı Gökalp İzmir'in Avrupa bazlı yaptığı çalışma şöyle:
(Çocuk istismarının tüm adli vakalar içinde görülme oranı)
Danimarka: Yüzde 52
Finlandiya: Yüzde 47
İsveç: Yüzde 46
Hollanda: Yüzde 45
Fransa: Yüzde 44
İngiltere: Yüzde 44
Letonya: Yüzde 39
Lüksemburg: Yüzde 38
Belçika: Yüzde 36
Türkiye; yüzde 36
Almanya: Yüzde 35
Slovakya: Yüzde 34
Estonya: Yüzde 33
Çek Cumhuriyeti: Yüzde 32
Litvanya: Yüzde 31
Romanya: Yüzde 30
Bulgaristan: Yüzde 28
Macaristan: Yüzde 28
İtalya: Yüzde 27
İrlanda: Yüzde 26
Yunanistan: Yüzde 25
Portekiz: Yüzde 24
Slovenya: Yüzde 22
Malta: Yüzde 22
Kıbrıs: Yüzde 22
İspanya: Yüzde 22
Hırvatistan: Yüzde 21
Avusturya: Yüzde 20
Polonya: Yüzde 19
Tabi bu veriler adli kayıtlara geçmiş vakalardır. Bir de bu sayıların güvenlik birimlerine itikal etmeyen ve halen çocuklar tarafından bir giz olarak saklanan diğer rakamları var ki acı olan da bunların da azımsanmayacak kadar çok olduğu gerçeğidir.
Tüm bu yaşananlar içinde burada ailelere düşen görev çok önemlidir. Öncelikli olarak çocuğu onların anlama kabiliyeti dahilinde eğitmekten geçiyor. Çocuğunuza bir birey olduğu ve kendisinin ve bedeninin bir mahremiyeti olduğunu öğretmek çok önemlidir. Özellikle bedenlerinde 3 bölgelerinin dokunulmaz olduğunu anlayabilecekleri bir şekilde öğretin. Bu bölgelere dokunmak isteyenler olduğunda bağırarak yardım istemelerini tembihleyin. Çocuğunuzun kendisini ifade etmesine izin verin. Yaşı küçük olsa da o bir bireydir ve onunda kişisel ve davranışsal özgürlükleri vardır. Bunları ifade etmelerine izin verilen çocuğun özgüveni sağlam olur. Bu tarz bir saldırıya maruz kaldıklarında size anlatabilmeleri için bu çok önemlidir. Çocuklarınızı iyi niyetli dahi olsa, dokunmak öpmek isteyen insanlar vardır. Bu en yakın çevrenizden insanlar olabilir. Asla ama asla çocuğun rızası olmadan iyi niyetli dahi olsa kimsenin ona dokunmaya hakkı olmadığını belirtin. Unutmayın ki her 10 istismardan 9’u tanıdıklardan oluyor. Çocuklar istismarcıları böyle teşhis ediyor. Çocuklarınıza yapmak istemedikleri şeyleri yaptırmayın. Bir tanıdık akraba onu öpmek istediğinde ondan izin almasını isteyin ve istemiyorsa karşıdaki insana ayıp olmasın diye çocuğa istemediği şeyi yaptırmayın. Çocuğun kendi izni olmaksızın zorlayıcı olmayın. İlerde çocuğa yapılabilecek bir istismarda, çocuğun aklına o baskı gelecek ve bunu sizden gizleyecektir. Aileye düşen görev çok kolay. Çocuk bireydir ve siz onu nasıl yetiştirirseniz öyle şekil alacaktır. Öz güven açısından çocuklarınıza onlardan izin almadan en yakınlarınızın bile yaklaşmasına izin vermeyin. Unutmayın ihmal sonrasında istismar kaçınılmazdır.
Yazımı sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim. Unutmayın aile en büyük okuldur, orada öğrendikleri çocuğun geleceğini belirleyen en büyük faktör olacaktır.
Bir sonraki yazımda buluşmak ümidiyle. Nefes verene emanetsiniz. Bilgiyle kalın.
Önemli bir konuya değinen yazarımızı tebrik ediyorum.
Kalemine ve yüreğine sağlık.Bütüncül bakışta bir yazı olmuş.