Bu hesabta yoktu. ABD Çin’e saldıracak diyorduk, olmadı Tayvan krizi çıktı, Savaş Kuzey Kore’den mi başlayacak diyorduk, Ukrayna krizi başladı. Gazze savaşı Yemen’e, Lübnan’a Suriye’ye doğru genişliyor, sırada İran mı var derken BAE Sudan'ı vurdu.
Bir süreden beri Pakistan Hindistan arasında Keşmir sorunu yeniden ısıtılmaya başladı. Daha öncesinde Hindular’ın camilere ve Müslümanlara saldırıları artarak devam ediyordu. Hindistan yönetimi bir yandan İngiltere’nin, Çin’den başlayıp İngiltere’ye kadar uzanacak olan “Bir kuşak bir yol projesi”ne yeni bir alternatif olarak İsrail, denizden gelip, Arabistan üzerinden geçip Gazze’den, Kıbrıs aktarmalı Avrupa’ya uzanacak yeni bir güzergahtan söz etmeye başladı. üzerinde çalışıyordu. Bu arada Hindistan’dan İsrail’e Gazze’ye karşı savaşmak üzere asker geldiği bile konuşuldu. ABD Hindistan’ı Çin’e karşı desteklemeye başlamıştı. Hindistan Çin’le birlikte BRICS’de idi ama Hindistan’ı bu koalisyondan kopartmak için özellikle G20 Yeni Delhi zirvesinden sonra yeni bir süreç başlatıldı. Globalistler Hindistan’ı 2 cephede birden savaşa sürüklüyor. Hedefler belli: İslam/Müslümanlar, yani Pakistan ve Bengladeş ile birlikte Çin’e karşı yeni bir cephe açılıyor. Hindistan’ın yanında ise ABD, İngiltere ve İsrail var.
Pakistan bilinen şekli ile Nükleer silaha sahip tek Müslüman ülke. İsrail nasıl İran’ın Nükleer kapasitesini yok etmek istiyorsa, aynı şekilde Pakistan’ın Nükleer kapasitesi de İsrail'in gözünde benzer bir potansiyel risk anlamı taşıyor. Dolayısı ile sadece Hindistan açısından değil, İsrail açısından da bu sebeble önemli bir hedef.
Keşmir Camnu bölgesi İngilizler tarafından taksim edilirken Pakistan; Hindistan, Çin arasında taksim edildi. Aslında kaba bir tasnifle, her zaman kaşınabilecek bir bölge olarak Budistler Çin’de, Hindu bölgesi Hindistan’da Müslüman bölgesi Pakistan’da kalmıştı, şimdi Hindistan burayı ilhak etmek istiyor. . Şimdi asıl hedef hem Pakistan’ı hem Çin’i cezalandırmak ve BRICS’i bölmek. Çin ve Hindistan nüfus olarak yaklaşık olarak dünya nüfusunun yarısını oluşturuyor. Bu 3 ülke de Nükleer silaha sahip. Çin ve Hindistan arasındaki bir nükleer savaşı, dünya nüfusunun azaltılması açısından önemli. Yani Vekalet savaşları için birileri açısından çok uygun bir bölge.
Eğer bu savaşta Çin ekonomik ve askeri açıdan gücünü kaybedecek, nükleer kapasitesi yok edilecek olursa bu Rusya için de özellikle büyük bir yıkım olacak. Bu denklemde İsrail’in Azerbaycan’a yaklaşması hem Türk dünyasının kontrol edilmesi, hem de Çin ve Pakistan’a karşı mümkün olan en yakın noktada askeri açıdan bir sıçrama tahtasına sahip bir ülkeye konuşlanması anlamına geliyor. İsrail’in Türk dünyasının petrolünü, Türkiye üzerinden İsrail’le bağlantılı bir şekilde, deniz yolu ile Hindistan’a taşıma planları bile var. Bu konuda bir sürü görüşmeler yapılmış. Hatta anlaşmalar imzalanmış, fonlar oluşturulmuş. Ah şu Gazze, bütün bu Şeytani planları bozmuş!
Rusya’nın “Zafer günü haftası” törenlerinde, Türk dünyasından temsili birer askeri birliğin kendi bayrakları ile katılması aslında bundan sonrası muhtemel gelişmeler açısından önemli bir mesaj taşıyor. Türki ülkelerin AB fonlarına başvurması ve Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanıması, Azerbaycan’ın Pakistan'la yakınlaşması, Karay ve Hazara konusunun böyle bir zamanda gündeme gelmesi, CHABAT’ın Türk dünyasında örgütlenmesi ve bunların İstanbul’u kendilerine merkez seçmesini bir arada düşündüğünüzde ortaya başka bir fotoğraf çıkıyor.
Ukrayna krizinde Trump Türkiye'yi arabuluculuk yapmaya çağırıyor. Aynı çağrı Gazze ile de ilgili. Ukrayna krizi bitse, Kırım konusunu tetikleyecekler. Karay konusu gündemde. Rusya’nın Karadeniz ve Hazar bağını kopartmak istiyorlar. Bu açıdan Hindistan'ın Pakistan'a saldırması çok önemli.. Soğuk savaş dönemindeki Ruzi Nazar üzerinden hayata geçirilen bir siyaset vardı. Şimdi aynısı Doğu Türkistan üzerinden denenmeye çalışılıyor bu arada. Çin’in saldırısını ile eş zamanlı Doğu Türkistan direnişine destek verilerek iki taraf birbirine kırdırılmaya çalışılıyor sanki.
Ankara Türk dünyası üzerindeki kontrolünü büyük ölçüde kaybetti. Son gelişmeler konusunda Türk dünyasının aksakalı Binali Yıldırımdan bir açıklama duydunuz mu!? Göreceksiniz bu arada Ermenistan’da da ılımlıları öne çıkartacaklar, orada Pakradunlar’ın bölgeye askeri olarak yerleşmesi için kullanılırken, eş zamanlı olarak da Ermenistan, Rusya’nın gölgesinden çıkartılıp Avrupa/Amerika/İsrail üçgeni içine çekiliyor. Zaten Gürcistan’la birlikte Ermenistan’ın da AB’ye alınması söz konusu. PYD ile bile masaya oturmaya hazır olan bir Ankara’nın Ermenistan’la masaya oturması da sürpriz olmayacaktır. Zaten Ermenistan’ın telekomünikasyon altyapısı ve bazı bilişim sistemlerinde Türkiye’nin ABD , AB, İsrail bağlantılı, doğrudan ve dolaylı bir ilişkisi olduğunu da bir kenara not edin..
Ne yani, Anadolu’yu işgal eden İngiliz, Fransız, İtalyanlarla dost olduk, müttefik olduk, stratejik ortak olduk, İzmir’i işgal eden ve “Yunan Mezalimi” diye ağıtlar yazdığımız bir konuda, daha şehidlerin kanı kurumadan “rakıyı içince Yunan'la kardeş olduğumuzu” anladık. “Moskof Mezalimi”, Çerkez sürgünü diye ağıtlar yakarken, herhalde bu defa Votkayı içince Rusya stratejik ortağımız oldu. Daha önce de Taksim anıtına Rus generallerin heykellerini eklemiştik. “Yunan’la kardeş” olduk da Rum’larla bir türlü barışamadık. Ermeniler’le de öyle. Rum patrik vekili Beyaz sarayda “bizi himayene al” diyordu. Sahi Kanada’yı, Panama'yı, Gazze’yi isteyen Trump, Suriçi İstanbul’u ve Eskişehir bölgesindeki Nadir elementleri isteyecek olursa ne diyeceğiz? Araplardan nefret eden beyaz Türklerin etkisi yanında Laikçi Kemalistlerin bir de İslam karşıtlığı var aslında, Yahudilere, Siyonistlere, Hristiyanlara karşı duymadıkları öfkeyi özellikle de Müslümanlar yanında Arap Müslümanlara gösteriyorlar.
Sosyal media’da paylaştığım bu mesajı buradan tekrar paylaşmak istiyorum: DİKKAT! Ankara, Erdoğan'ın Trump'la buluşmasından önce son Trump-Carney (Kanada'nın yeni başbakanı) görüşmesinin satır aralarını iyi okuması gerek. "Kararlı, cesur ve amansız" vurgusu ve eski Kanada başbakanı hakkında söyledikleri, tehditkar ve aşağılayıcı dilini de bir kenara not etmek gerek. Trump "Tanrıyı kıyamete zorlamak" için yola çıkan biri. Kaostan çıkacak düzen için İlahi bir misyon üslendiğini düşünüyor. Bu TEO POLİTİK misyon içinde Dahlan grubuna + Türkiye ve kenarda tuttukları Katar'a yeni süreçle ilgili yeni bir rol ve misyon yüklemek istiyor.. İKTİDARIMIZI KORUYALIM DERKEN AHİRETİMİZİ FEDA ETMEYELİM DE! İşte o zaman ne din kalır ne dünya! "Zalimlere yardım etmeyin, sonra onları yakacak ateş size de dokunur".
Yeni bir dünya savaşı için yeni bir tetikçi bulunmuştur, o da Hindistan’dır. ABD, AB, İngiltere ve İsrail ile onların dostları adına vekalet savaşı için birileri düğmeye basmış gözüküyor. "Nükleer Savaş Alarmı” veriliyor! Hindistan “3. Dünya Savaşı“ senaryosunda yükselen “Vekalet Savaşları”nın bir parçası olarak cepheye sürülüyor. Bu savaşın can kaybı olarak faturasını Çin, Hindistan ve Müslümanlar ödeyecek. Bu da savaşın arkasındaki ülkelerin umurunda değil. Bu savaş AB ve ABD’yi yakından ilgilendirmiyor. Bu savaş aynı zamanda Rusya’yı ve İran’ı da vuracak! Böylece bu savaş sonrası Ukrayna konusunda Batılıların Rusya’ya karşı elleri daha da güçlenmiş olacak. Sahi son yıllarda özellikle ABD ve İngiltere'de Hindlilerin politik alemde çok fazla öne çıkartılması bu planla ilgili olabilir mi aceba? Bu savaşta Türkiye ve Azerbaycan’ın kilit bir rolü var. Bu anlamda Türk-İsrail ve Türk-ABD ilişkilerinin bundan sonraki seyri son derece önemli.
Hani derler ya, “bir musibet bin nasihattan iyidir” diye. Haydi Pakistan bu tehdit karşısında kendi içindeki nizalara son versin. Kendi kardeşleri ile kucaklaşsın. Herkes kendi nefsini hesaba çeksin. Ve hadi iki Müslüman ülke, Pakistan ve Bengladeş birlik olun, Müslümanlara örnek olur.. “Tek devlet” olmanız da gerekmiyor. Ekonomik, politik, askeri işbirliği yapın. Vizeyi kaldırın. Ortak bir Şura kurun mesela. İttifak ettiğinizde birlikte hareket edersiniz, ihtilaf ettiğinizde birbirinizi mazur görürsünüz. Kucaklaşalım. Kardeş olalım. Kardeş olalım.
Selam ve dua ile.
Not:
Hindistan bir süreden beri kendi içindeki Müslümanlara ve camilere saldırılar düzenliyordu. En son Keşmir’in ilhakı yönünde aldığı bir karardan sonra Müslümanların çoğunlukta olduğu Keşmir’de olaylar oldu.
Bu süreçte 26 Hindu hayatını kaybetti. Saldırı hakkında bir soruşturma yapılmadan Hindistan Pakistan’ı suçladı, olaylar çatışma noktasına geldi.
Hindistan’ın saldırıları sonunda 30 kadar Pakistanlı şehid olurken, Hindistan hava kuvvetleri 5 uçağını kaybetti. Ayrıca Elektronik Harb teknikleri ile sinyal bozucu RF frekansları ile de Hindistan’a ait savaş uçakları kendi topraklarında düştü.
Pakistan’ın askeri operasyonları sonucu 26 kişi hayatını kaybederken 46 kişinin de yaralandığı bildirildi.