Geçen yıldan beri söyleyip duruyoruz, “ Büyük İsrail ” hedefine doğru adım adım ilerliyorlar. Önce Filistin sorununu çözmeleri gerekiyor. Senaryo belli, önce Başkenti Kudüs’ün doğusundan “bir yer” olan “kukla” bir Filistin devleti kurulacak. İspanya da bir an önce bu Filistin devletinin kurulmasını istiyor. Biliyorsunuz Dahlan grubu da bunu destekliyor. Hatta İsrail’le ilişkileri normalleştirmek için Suudiler bir an evvel bu Kudüs’ün doğusunda bir yerin başkenti olacak olan bir Filistin devleti için aceleleri var.
Türkiye’nin de bu devletin garantörü olması isteniyor. Minareyi çalacak olanlar kılıfını hazırlamışlar yani. İngiltere’nin de acelesi var bu konuda, Trump’un da Avrupa’nın da. Bir an önce bu “devlet” ilan edilsin ve İsrail bu kendi kurdurduğu devletle barış anlaşmasını imzalasın ki, Uluslararası Ceza Mahkemesinde açılan dava da düşün. Tabi bunun için HAMAS ve KASSAM’ın ortadan kaldırılması ve bunların terör örgütü olduğunun ilanı ile, Gazze adına bir grubun FKÖ içinde yeni bir parti olarak bu devlete katılması gerekiyor.
“Söz dinlemeyen”(!?) Gazzelilerin bir kısmını öldürüp, kalanını tehcir etmeleri gerekiyor. En büyük Tehcirin Türkiye olmasını söz konusu idi. Ama, tam da bu konuda arkası arkasına yeni sürpriz adımlar atılması beklenirken Kassam tugayları harekete geçmişti. Aslında İsrail Cumhurbaşkanı bunun için gelmişti, FKÖ ve HAMAS temsilcileri bunun için Ankara’da toplanmışlardı. Hatta İngiltere’nin Çin üzerinden Pakistan tariki ile Filistin temsilcilerinin Pekin’de toplanmasını sağlaması da bu planın bir parçası idi. Kurulacak, silahtan arındırılmış, yönetiminin İsrail’le uyum içinde olması şartına bağlı Filistin devletçiği için para bile hazırdı. “Gazzeliler”in tehciri için de paralar hazırdı.
Ancak Kassam Ankara’daki toplantının sonlanmasına sebep olan atağı ile, süreç inkıtaya uğradı. Oysa Ankara’nın baskısı ile Abbas ve Heniyye’nin hazırlanan planı imzalaması sağlanacaktı ve bunun üzerine Netenyahu Ankara’ya gelecek, Türkiye’nin garantörü olacağı barış anlaşmasının ardından, Kudüs’ün doğusunda bir yerin başkent olacağı Kurulacak yeni Filistin ilanı için Erdoğan Kudüs’e gidecekti.
O zaman yazmış konuşmuştuk, Yeni Filistin devleti, bugünkü İsrail’in işgal ettiği topraklarda değil, İsrail’in yeni ilhak edeceği topraklarda kurulacaktı. Bunun için İsrail, sınırlarını Kuzeyde Lübnan’a doğru, Lübnan’daki Hizbullah ve Falanjistlerin Dürzilerin bulunduğu bölgeye doğru genişletecekti. Ondan sonra sıra Suriye’ye gelecek. İsrail, Bekaa’dan başlayarak sınırını doğuya doğru genişletecekti. Bu bölgedeki Dürziler ve diğer Hristiyan topluluklar da yeni Kurulacak Filistin topraklarında, işgal edilecek Lübnan topraklarında olduğu gibi özerk olarak yer alacaklardı.
İsrail zaten bu arada sessiz sedasız, Ürdün sınırda topraklarını Filistin mülteci kamplarını işgal ederek doğuya doğru fiilen genişletti. Güneyde ise Sina’ya doğru bir genişleme planı söz konusu. İsrail bugün Gazze’nin güneyinde Filedelfiya koridorunu kontrol ederek aslında Mısır topraklarında, Sina’ya doğru fiilen bölgeye girmiş durumda. Sina, Mısırın borçları ve Doğu Akdeniz petrol kaynaklarının işletilmesi konusundaki iş birliği anlaşması ile halledilmesi söz konusu. Ankara niye HABAT’a yaklaştı ise Mısırın da onun için Sina’yı bir koz olarak İsrail’le pazarlığında masaya sürmek için bekliyor. Aslında Türkiye de Uluslararası sistemden kaynak bulabilmek için Varlık fonundaki kaynaklarını masaya sürmüyor mu, Arap ve batılı yatırımcılar, Çin ve Rusya’dan gelen yatırımcılar için.
Yani, Kurulacak Filistin devletinde, kendi içindeki Filistinlileri yerleştirmek için toprak işgal etmek için İsrail işe Lübnan’dan başladı. Lübnan’ın güneyini, Hizbullah ve Falanjist, Dürzi bölgesini işgal ederken yine Falanjistler ve Dürzilerden destek almayı hedefliyor. İranlı yetkililer Hizbullah’ı geldikleri yere geri göndermekten yani İran’a göndermekten söz ediyor.
Suriye konusunda tabi Rusya’nın tepkisini görmek gerek. Rusya Suriye’ye destek verecek olursa; İsrail’in, Lazkiye Tartus’daki Rus ikmal üssünü ve Suriye içindeki Rus ve İran askeri hedeflerini vurması gerekir. İsrail Lübnan’a saldırırken önünde hiçbir ülke durmayabilir. Ama Suriye konusunda, karşısında Suriye, İran ve Rusya olacaktır. Ama bu arada yanında PYD ve Suriye’deki gayrimüslim rejim karşıtı unsurlar olacaktır. Bakın yeni kurdurulacak Filistin devletinin “vatanı” olacağı söylenen topraklara bu süreçte dışarıdan içeriye doğru çok sayıda, Rus, Ermeni, Arap, Kürt ve Türk Yahudi’si, Afrika’dan gelecek Yahudilerin de iskanı söz konusu olacak. Yani işgal ettikleri topraklarda Müslüman Arap bırakmayacaklar, ama Filistinlileri iskân edecekleri topraklarda çok sayıda gayrimüslimi de iskan edecekler. Dürzileri, Falanjistleri, Arap Yahudileri, Kürd Yahudileri, Suriye Yahudileri, İran Yahudileri, Afrika’dan gelen-getirilecek olan Yahudi toplulukların da buraya iskanları söz konusu olacaktır. Sözünü ettikleri Filistin devleti böyle bir devlet. Arapları kontrol etmek için içinde Mısır ve Suudi Arabistan’ın , BAE, Ürdün ve Bahreyn’in de olduğu Dahlan grubu yanında, İslam ülkelerini kontrol altında tutmak için Osmanlının varisi T.C.’yi Garantör olarak kullanmak istiyorlar.
Osmanlının varisi olmak “Laikçi Cumhuriyetçiler”in reddi miras ettikleri şey olurken, İsrail bu mirası kendi lehine kullanmak için lobi yapıyor. Biz Mana ve mefhum olarak Cumhuriyet ve TBMM’nin şahsı manevisinde mevcud, içinde mündemiç, tahtında müstetir, varlığında muhtevi olduğunu yasa hükmü haline getirdiğimiz halde reddederken, birileri TURAN hayali kurarken, İsrail. HABAT üzerinden, Beştepe’yi ikna ederek, Merkezi “Kuzeybatı Türkiye”, eski İstanbul topraklarında “Türk Dünyası Hahamlar Birliği”ni kurdukları yetmiyormuş gibi, şimdi, Hilafet merkezini KARAY BİRLİĞİ ve HAZARA BİRLİĞİnin merkezi yapmaya çalışıyorlar. Rothchild’lerin adamları onun için Bakü, Ankara, Lefkoşe hattında gidip geliyorlar.
Hatırlayın, Gazze direnişi ne zaman başladı? 2023 Ekim başı. Bakın, Lübnan’da Hizbullah üyelerinin kullandığı çağrı cihazı ne zaman alınmış: 6 ay önce. Yani Mayıs-Haziran 2024’de. Bu cihazların özel olarak üretimi, ya da üretilen ürünlere likit patlayıcıların yüklenmesi, pazarlanması, satışı, nereden baksanız, 2023 sonunu buluyor. Yani, İsrail aslında, Dahlan senaryosu çerçevesinde FKÖ ve Hamas yetkilileri Ankara’da masaya oturtulduğunda, Lübnan’a saldırı planını yapmıştı. Daha geriye giderseniz HABAT ve AGARTHA lobisinin Ankara’daki temaslarını görebilirsiniz. HABAT’ın Türkiye ilgisinin Abdullah Gül dönemine kadar gittiğini ve ilk mutabakatın o zaman başladığını da hatırlatalım. McKinsey’in Beştepe’ye danışmanlık girişimi Ekim 2018 başında patlamıştı. 7 Nisan 2022’de bu konuda şunları yazmışım, okuyun, hatırlayacaksınız.
https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/kushner-senaryosu-yeniden-38701.html
Ankara’da bir takım hazırlık çalışmalarını yapılırken, Arap dünyasının bu konuya hazırlanması için Dahlan 2016 yılında BAE ve Mısır’ın desteğiyle Demokratik Reformcu Akım (DRA) isimli bir siyasi hareket kurdu. Dahlan’ın Türkiye ile ilişkisi, “The Cemaat”ın İsrail ile ilişkisi kadar eski. Dahlan 2011'den sonra da defalarca Pensilvanya'ya gidip geldi.. Bu adam “Arab Baharı” ile de ilgili, FETÖ ile de, BOP’la da, 15 Temmuz’la da ilgili..
Erdoğan’ın başkanlığından Türkiye’nin stratejik ortağı ve eş başkanı olduğu BOP 8-10 Temmuz 2004 tarihinde ABD Başkanı George W.Bush'un başkanlığında Sea Island, Georgia'da düzenlenen G8 zirvesi ardından kuruldu. Öte yandan BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid Al Nahyan'ın güvenlik danışmanı olarak görev yapıyordu. Prens, Dahlan için "KARDEŞİM" diyordu.. Dahlan, 1987 ve 1993 yılları arasındaki intifada hareketi içinde yer aldı. O dönemde bile CIA ve MOSSAD ile yakın ilişki içinde olduğu biliniyor. 1993 Oslo sürecinden sonra MOSSAD-İsrail hattında aktif oldu. “Ortadoğu’nun Soros’u Dahlan “Mahmut Abbas tarafından Filistin Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanlığı'na atandı. Dahlan'ın yeni görevi, Gazze'de Hamas'ın genişlemesini sınırlandırmaktı.
Arap Baharı 17 Aralık 2010’da başladı. Bunların hepsi birbiri ile ilgili aslında. Dahlan senaryo’sunda 2019 Şubat önemli bir milad. Berat Albayrak ve Kushner Beştepe’de Erdoğan’la buluştu. Erdoğan bu görüşmeden Kushner’e “çok çocuk yapın” demiş “… danışmanların bazen cumhurbaşkanlarını hayal kırıklığına uğratabileceğini ancak damatların bunu yapmayacağını” söylemiş. Kushner bunları anlatıyor anılarını yazdığı kitabında. Ve ayrıca ekliyor: “…Erdoğan’a barış planımızı anlattım”. “Barış planı” dediği, CIA ve MOSSAD ortak yapımı olan, bizim “Dahlan senaryo’su” dediğimiz bu gün Gazze’de ve Lübnan’da devam eden çatışmalara sebeb olan plan. İsrail Cumhurbaşkanının Ankara ziyareti, Erdoğan’ın önce Ankara’da, sonra Kudüs’te Netenyahu ile buluşma plan. Bugün yeniden gündeme getirilen Başkenti “Kudüs’ün doğusunda bir yer” olacak olan Filistin devleti planı.
16 Nis 2019’de bu planla ilgili olarak Berat Albayrak ABD’ye gitmiş ve Kushner ile birlikte Beyaz Saray’da Trump ile aynı konuları konuşmuşlardı. Filistin konusunda uygun adım atılırsa, ABD Ankara’ya ekonomik destek sağlayacaktı. Ancak bu plana karşı ABD içinden karşı çıkanlar da vardı. O günlerde ABD’nin Ankara büyükelçiliğini yürüten Eric Edelman’ın, “Trump, birçok durumda ülkeler arasındaki resmi ilişkileri, aile ilişkilerine ya da ahbap çavuş ilişkisine çeviriyor. Erdoğan, kendi ahbap çavuş kapitalizmini yürüttüğünden böyle bir ilişkiyi elbette kabul eder” diyecekti.
ABD’nin rahatsızlığı Ankara’nın her konuda kolayca evet dediğini, ancak uygulamaya gelince işlerin aynı kolaylıkla devam ettirilememesinden şikayetçi idi. Mc Kinsey olayında da aynı sorun yaşanmıştı. İsrail’in Lübnan’da ne işi varmış bilmem anlatabildim mi? Ondan sonra sıra Suriye’de. İşte o zaman bizim bu süreçte nerede duracağımız ayrı bir konu.
Şimdilik bu kadar.
Selam ve dua ile.