Bugünlerde Washington’da NATO toplantısı var. Ya aralarında anlaşırlar (Allah korusun), o zaman insanlığa karşı şeytani güçler TOPYEKÛN SAVAŞ başlatırlar, saldırıya geçerler, ya da anlaşamazlar, o zaman o Satanist Pedofolik, Epstein çetesi aralarına ABD, İngiltere, AB, İsrail ve Vatikan’ı alıp (Allah korusun) bundan sonrası tufan diye KAOS planını devreye sokarlar. Dünya Biden, onun bir benzeri Charles, Macron gibilerin, Zelensky’lerin, Netanyahu’ların eline kaldı. Yeni İngiliz Başbakanı da aynı taifeden. Bu arada bir NATO’nun belkemiği imişiz, ben “ucuz asker deposu”, “oltayı yutan balık”, “sıçrama tahtası”, “savaş paratoneri” filan zannediyordum.
Doların üzerinde ne yazıyordu: Novus Ordo Seclorum ve Ordo ab chao. "Kaostan çıkan düzen" demektir. 33. derece masonlara verilen madalyanın üstünde de bu yazar. Latince (chaos from order) “kaostan doğan/sonrası gelen düzen/ geceden sonra gelen aydınlık” gibi bir anlam taşır. Bu ifade aynı zamanda “düzenin karşıtı olarak ilk bakışta düzensizliği ifade eder. Ancak düzensiz gibi görünen kaotik/idrak üstü, dinamik, değişken, sistematik, asimetrik ve multi disipliner, paradoksal gibi gözüken bir düzen vardır. Buna “kaos” deniyor. Ve kaos kendi içinden daha stabil bir düzen çıkartır. anlayış vardır. Kaos sonrası politik anlamda “Novus Ordo Seclorum” yani "Yeni Dünya Düzeni" gerçekleşecektir. Kağıt 1 Amerikan dolarında bu slogan yazılıdır. Bugün gelinen nokta budur. Eğer uzlaşma olmazsa NATO da, suyu bulandıracaklar. Çünkü bulanmadan durulmayacak bu hesaba göre. Roosevelt masonik ve illuminati geleneğine bağlı olarak bu yıllar yılı, 1945’ten beri devam eden “ulus devlet ve uluslararası düzen” projeksiyonu bugün yeni asırlar sürecek ve belki de “tarihin sonu”na işaret eden yeni bir süresiz, kendi içinde dinamik şeytani bir aydınlanma, birlik ve düzen oluşturma adına Lucifer’in çocukları belki de son kez bir araya geliyorlar. Anlaşamazlarsa, Mesihi bekleyen İseviler gibi, kaos planını devreye sokup, yapay zeka üzerinden satanist protokolleri onun egemenliğinde hayata geçirmek için düğmeye basacaklar ve Mahşerin 7 atlısını meydana salacaklar.
“ÖZEL RAPOR: ESKİ FAHİŞE KAMALA HARRIS, AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ'Nİ YOK ETME NİYETLİ BİR ÇİFT AJANDIR Kamala, kendisinden 31 yaş büyük ve yaşının yaklaşık iki katı olmasına rağmen, 1996 yılında terfi almak için San Francisco Belediye Başkanı Willie Brown ile defalarca cinsel ilişkiye girdi. Hatta olayı şöyle itiraf etti: "Evet çıktık. 20 yıldan fazla zaman önceydi. Evet, ben Meclis Başkanı iken onu iki eyalet komisyonuna atayarak kariyerini etkilemiş olabilirim.” Daha sonra 2001 yılında talk show sunucusu Montel Williams'la defalarca yatarak isminin tanınmasını sağladı ve 2002'de San Francisco Bölge Savcılığı yarışını kazanmasına olanak sağladı. Şu anda meşhur olan kırmızı halı görünümü ve onunla ilgili çok sayıda magazin gazetesi olmasaydı, muhtemelen “kariyerinde” ikinci bir duvara çarpardı ve asla seçilemezdi. İlerlemesinin tek yolunun vücudunu kullanmak olduğunu bir kez daha gösterdi! Her ne kadar doğrulanmasa da birçok kişi onun, kendisini bölge savcı yardımcısı olarak işe alması için San Francisco bölge savcısı Terence Hallinan'la bundan önce yattığına inanıyor. Hiç çocuk doğurmadı çünkü seks onun için bir araçtan başka bir şey değildi. Kaç kürtaj yaptırdı? Ardından dama tahtasındaki son hamle olarak 2013 yılında Doug Enhoff ile “ilişkiye” girdi ve 1 yıl sonra onunla evlendi. Enhoff, medya/Hollywood'da derin bağlantıları olan ve İsrail hükümetiyle yakın bağları olan güçlü bir eğlence avukatıdır. Burası işlerin çok karanlık olduğu yer! Doug'ın bağlantılarını ve şantaj aygıtlarını kullanarak 2020'de Başkan Yardımcısı unvanını alması amacıyla onu 2016 yılında Senatör olarak görevlendirmek için milyonlarca dolar akıtmak üzere bir plan yapıldı. Bir sonraki aşama onun için Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olacak ve bu noktada Enhoff ve onun adına çalıştığı kötü psikopatlar aslında ülkeyi yönetenler olacak! Ortalık tamamen karışınca ve ceplerine mümkün olduğu kadar çok para akıttıklarında, İsrail'e göç etme niyetindeler. KAMALA HARRIS BAŞKANLIĞININ HER TÜRLÜ NEDENLE KAÇINILMASININ NE KADAR ÖNEMLİ OLDUĞUNU YETERİNCE VURGULAYAMAM” Bu yaşananlar Çoğunluğu Siyonist Evengelik olan bir ülkede, Cizvit Katolik, Siyonist ve Satanist, Pedefolik ve Demokrat bir Cumhurbaşkanının yardımcısının hikayesi.
Bunun bir de İngiliz sistemi var tabi o da Demokrat, Liberal, üzerinden güneş batmayan bir imparatorluğun devamı. ABD’yi doğuran da aslında bu İmparatorluktu, İsrail’in kurucu babaları da bu krallığın beslediği çocuklar. Aynı locaya arzı ihlas ediyor, bugün ABD’si, İngiltere’si, İtalya’sı, Federal Almanya’sı, Teokrat Vatikan’ı, Siyonist İsrail’i, Laik Fransız Cumhuriyeti Hemen hepsi VIP ve CIP olarak Satanist Pedefolik Epstein Cemaatı üyesi. Bizimkilerden dua isteyen, bizimkilerin de duasını istediği bugünkü Cizvit Papa var ya, Hani şu kendine itiraz edeni Aforoz eden, LGBT lilerin Tanrının çocukları ilan eden papa, o insanlara “doğru olanın Tanrı'ya güvenmek değil, insana güvenmek olduğunu” söylüyor. Hristiyan dünyası Mesihi beklerken Papa, Mesihi savunan Kardinali aforoz ederken Lucifer’i ve onun çocuklarını Vatikan’da misafir ediyor.
Yeni İngiliz Başbakanı kim dersseniz, Starmer'in yakın çevresinde bulundurduğu kişilerin de İsrail ordusuna ve Mossad'a çalışan İsrail ajanları olduğu da sosyal medyada yer alan iddialar arasında.
Buna göre Türkiye'nin işi şimdi daha da zor. İngiltere dış politikası İsrail ipoteğinde olacak.Kıbrıs, Doğu Akdeniz+ İran, Filistin ve Orta Doğu politikalarında İngiltere tamamı ile İsrail güdümlü hareket edecek. İngiltere bu çerçevede İsrail'in müttefikleri Rum, Yunan ve PKK yanında yer alacak.
İsrail güdümlü bir İngiltere hükümeti ile, Orta Doğu ve Doğu Akdeniz çok daha fazla gerilecek.
Evet, İngiliz İşçi Partisi lideri Keir Starmer HABAT’çı, AGARTHA’cı, Siyonist biri. Kendi. Ateist olduğunu söyleyen bir SATANİST PEDEFOLİK. Ve tabi büyük bir İsrail destekçisi. İngiltere'deki yahudilerin desteğini alan Starmer'in eşi de Polonya yahudisi. iki çocuğunu da yahudi geleneklerine bağlı olarak HABAT okullarında eğitiliyor ve aynı zamanda Vejeteryanlar. Starmer'in İsrail devlet yetkilileri ile görüştüğü, Hamas'a karşı olduğu ve Gazze saldırısında İsrail'i desteklediği biliniyor. King Charles ve Keir Starmer, Jimmy Saile’nin zihniyet ikizi. Bu arada hatırlatalım Savile İngilizlerin dünde kalan Epstein’i. Savile (1926-2011) yaşarken Birleşik Krallık'ta eksantrik imajı ve hayırsever çalışmalarıyla tanınıyordu. Oysa o Satanisp Pedefolik bir Siyonistti.
Geçtiğimiz günlerde aforoz edilen Başpiskopos Carlo Maria Vigano, “Papa Francis'in Büyük Sıfırlama'nın coşkulu bir işbirlikçisi olduğunu ve derin devlet ile işbirliği içinde Kilise’yi dağıtıp yerine Masonik bir teşkilat getirme amacında olduğunu” söyledi. Vigano’ya göre “Ayrıca derin devlet ile derin kilise arasında sinsi bir komplo olduğunu” ileiddia ediyorve Papa'nın bir Cizvit olduğunu hatırlatıyor. Yani Batı cephesinde “Dakameronun aşk hikayeleri” aktül gündem oluştururken, Batı Pompeo öncesi günlerini yaşıyor. Caligula adıyla da anılan, babadan miras Tanrı Kral , Roma İmparatorluğu'nun üçüncü imparatoru Gaius Julius Caesar Augustus Germanicus (31 Ağustos 12 – 24 Ocak 41) Aşırı lıkları, savurganlığı, tuhaflığı, ahlaksızlığı ve acımasızlığıyla tanınan bir kral. Ensest ilişkileri yanında, sex partilerinde bakanlarının eş değiştirmesini emretmesi ile de ünlü. Batının köklerinide bunlar da var. Ve Epstein ve Savile sanki onun reenkarnasyonu gibi.
Aslında bu konuda yazacak çok şey var da, asıl cevabını arayan soru şu, bunların arasında, bunların ayak izinde bizim işimiz ne. Klaus Martin Schwab, Bill Gates, Biden, Harris, Obama, Epstein, Nsetenyahu, Pedros Adhanom Ghebreyesus ile ne ortak yanımız var..
Bize gelince, biz üç çeyrek asırdır, “Domuz ağılında malaklarını emziren anaç domuzu emmek için bekleyen kuzu” misali beklemeye devam ediyoruz. Çoğumuz “batı’ya kalkan tren”de mahsur kaldı. Ne içeri alıyorlar, ne geri dönebiliyoruz. Üstelik, bizi batıya götüren trenin personeli, sürekli bizi aşağılıyor, bizim vagonlarımızı sağ-sol, alevi-sünni, Türk-Kürt, Laik-İslamcı diye ayırım birbirimize karşı kışkırtıyorlar. Ölmeyelim diye bazen süttozu, ekmek gönderiyorlar, bazen gelip içimizden birilerini alıp götürüyorlar.. birbirimize kırdırıyor, elimizdeki avucumuzdakileri alıyorlar ve biz de onları kurtarıcılarımız olarak alkışlıyoruz. Necip Fazılın dediği gibi “Bir hayata çattık ki hayata kurmuş pusu”.
Bizim Küçük Amerikalıların Televizyonlarımızda Reality Show’lar ve Magazin dünyasından aile, şehir ölçekli yaşananların bundan pek farkı kalmadı sanırım. HABAT, AGARTHA, Yerli ve Milli çakma EPSTEİN Adnan Oktar’ın dünyasının bunlardan ne farkı var. Adamlar Başardılar!
Bugün Şeriata karşı İlahiyatçı bulursunuz ama, Global resete karşı çıkacak bir cemaat ya da İlahiyatçı bulmanız o kadar kolay değil. Bizim İlahiyatçılarımız, millete sinkaf edenlerin adını yazdırdıkları İlahiyat kampüslerinde okuyor çünkü.. Kem alat ile Kemalat olmuyor zira. İnsanlara güven telkin etmek, kendi tabanınıza mesaj vermek için İmam-Hatip, İlahiyat kökenli, Cemaat bağlantılıları bir kamım görevlere atarken, onlar üzerinden halkı yönlendirmek için onlara yaptırdığını işler ve söylettiğiniz sözler, sadece onların itibarını bitirmiyor, İslam’a ve Müslümanlara olan güveni yerle bir ediyor. Bu da bu işi yapanların vebalini artırmaktan başka bir işe yaramadığını birileri hala görmek istemiyor sanki.
Çukurambar, Beyoğlu ya da Antalya, Muğla sahillerinde yaşananlara bakınca, kimi VIP ve CIP’ler aralarında pek farkımız kalmadığını düşünüyor insan. Öte yandan biz buraya bir anda gelmedik tabi. Neo liberalizm neo İslamcılık neo Osmanlıcılık bir çok CIA, MOSSAD, MI6 ortak yapımı projelerdir. Jeune Turc’lar da öyleydi. Türk Petrol adını ilk kim kullandı ona bakın. Türk Ocağı’nın Sponsoru Lazaro Franco idi, TDKnın başında Agop Dilaçar vardı, Atatürk Milliyetçiliği de, Türk İslamı”nın Fikir babası da Moiz Kohen’di. Öyle ya Türkün dini Kemalizmdi. Dinde Reform Projesinin arkasında O.N.Çerman vardı. Bu işler hep böyledir. F.Güleni de, BÇG’yi de örgütleyenler aynı çevrelerdi. Ayılana gazoz, bayılana limon hesabı, Radikal İslama sopa, Ilımlı İslam’a Havuç, artık hangisini yerseniz. Aslında sacayanını sağlam kurmuşlardı, Osmanlıyı yıkıma sürüklerken. “Üç tarz-ı siyasette: “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak/Çağdaşlaşmak”.. Adamlar 3’üne de yatırım yaptılar.
Dünyanın ekonomi ve politika olarak Amerikan seçimlerine odakladığı bir zaman Elon Musk ilginç bir mesaj yayınladı.”Postayla gönderilen oy pusulalarıyla birleştirildiğinde sistem, sahtekarlığın kanıtlanmasını imkansız hale getirecek şekilde “tasarlanmıştır”. Şahsen oy verme istasyonlarındaki kameralar, en azından kaç kişinin geldiğini ve oy pusulalarının kullanıldığını sayarak büyük ölçekli dolandırıcılığı önleyeceğinden, posta yoluyla ve posta kutusuyla oy pusulalarına izin verilmemelidir. Herkes oyunu sandığa gidip kendi tanıtarak vermelidir” dedi. Çünkü siber dünyada her türlü hile mümkün ve çoğu kimse yöneticilerin namusuna güvenmiyor artık. “Bugünlükte bu kadar. Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım.”
Selam ve dua ile.