Fikirden, düşünceden, zihinden ve bütün bunların yegâne anahtarı olan akıldan; vücudunuzda var olan bütün hücrelerce kaybolmanın adıdır izafiyet teorisi.
Ahmet Hamdi’nin değimiyle yekpare geniş bir anın sinsi izdüşümlerinin; bazen yüreğimizin tam ortasından bazen de yüreğimizi teğet geçmesinin; gözlerimizdeki ışığa etkisi.
Umutsuzluğun, geceden medet umduğu sigara tütününü iç çekişidir. Zamanın içinde zamansızlığa düşüp; an kümesindeki hatıraların geleceğe el sallamasının adıdır.
Einstein’a sorsan kişiden kişiye değişiklik gösteren realist ve ya sürrealist zaman ayracıdır der ama o bile kendini yok sayan ilkokul öğretmeninin ve onu vatan toprağından eden mezalimin kendi zaman çizgisi üzerinde savurduğu kara deliklerin bilim üzerine oturttuğu aynalar olduğundan habersizdir.
Oysa izafiyet, anlam olarak görelilik olabilir. Bana göre ise herkes gecededir. Geceye izafiyet katan yıldızlar karanlık dehlizlerde var olmaya çalışan küçük, aydın nokta olmaktan öteye geçemez.
Rüzgârda uçuşan bir tüyden bile hafif olan benliğin, kendi saltanatına son verdiği kimliksizliktir aslında.
Umudun kucağındayken; dünyayı bilmem kaç kere dolaşabilecek damarlarımıza zerk edilen bir mikroptur.
İşte tam da bunun için bir teori olabilmiştir. Alışılmışın ya da çok alışılmış olduğu dolayısıyla göze batmayanın arayışı olduğu için.
Yine de bunun farkında olmak güzel şey, ümitli şey. Nazım’ın dediği şarkıyı dinlemek gibi bir şey. Ama bizim gibi şarkı söylemek isteyen herkesin istisnasız tek ortak noktası teorilerle harmanlanmış izafiyetlerin kol gezdiği pınarlardan kana kana su içmektir.
O, öyle bir sudur ki; tek bir damlası bütün hayatınızı yerle yeksan etmeye yeter. Bu yıkım ya sizi bertaraf edip olmaz yerlere sürükler ya da yaşantınıza hapis edilmiş meyus hatıraların lokomotifinde, sahip olduğumuz bütün akılsal faaliyetlerin ana rahminden çıkmış gibi yapılanmasına neden olur.
Har halükarda bizimde yaşadığımız hayattır ve bütün bu kötü teoriler uzun bir yolculuğa hazırlanan lokomotifin yol alacağı raylardan birer parçadır.
Ama şunu da unutmamak lazım; her lokomotifin içinde bir makinist vardır. Makinistler zihinlerini teorilere kurban verirse…