Bizim gibi gelişmekte olan ve diğer azgelişmiş ülkelerin nasıl düşüş yaşadığının ya da neden düşük gelir ve orta gelir grubunda kaldıklarının hikayesinden ziyade, ülkelerin nasıl yükselişe geçeceğinin hikayesini konuşmak daha anlamlıdır.
Düşük ve orta gelir grubunda yer alan ülkeler, bulundukları gelir grubunda patinaj yapmamak veya düşük ve orta gelir tuzağına düşmemek için dolayısıyla yüksek gelirli ekonomiler grubuna girmek için neler yapmalıdırlar? sorusuna cevap aramak daha önemli olduğu açık.
Tam da bu noktada, OSTİM Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Yülek’in, “Ulusların Yükselişi: Sanayi, Uluslararası Ticaret, Sanayi Politikaları ve Ekonomik Kalkınma”kitabındaki sanayileşme süreci, ülke örnekleri, ülkelerin nasıl zenginleşeceği ve sanayi politikalarına yönelik detaylı tartışmaları karşımıza çıkıyor.
Bu kitabın hem İngilizcesi hem de Türkçesinin olduğunu da belirtmekte fayda var.
“ULUSLARIN YÜKSELİŞİ “KİTABINDA NELER VAR?
Sanayi üretiminin “neden” kalkınma için zorunlu olduğu, imalat sanayiinin ekonomik ve ticari açıdan önemi, dünyada sanayi üretimini kimlerin yaptığı ve kimlerin neyi ihraç ettiği üzerinde duruluyor.
Sanayi politikaları ve sanayileşme süreçleri anlatılıyor. Bugün sanayileşmiş dediğimiz örnek ülkelerin sanayi hikayeleri var. Hem de sektör bazlı sanayileşmeyi nasıl geliştirdiklerini anlatıyor. G. Kore, Tayvan ve İsveç gibi.
Ayrıca Türkiye’de sanayileşme ne aşamada? Türkiye’ye en uygun sanayi ve teknoloji politikaları nelerdir? Son dönemde başta savunma sanayii sektöründeki yerlileşme ne işe yarar? gibi sorulara cevap aranmaktadır.
1960’lı yıllarda G. Kore’nin kişi başı geliri Türkiye’den daha düşük iken bugün Türkiye’nin 3 katı kadar kişi başı gelire sahip olmasının arkasında sanayi üretimi, nükleer enerjideki yatırımları ve ihracatta yüksek teknolojili ürünlerin payını artırması ve dünyaca prestijli firmalara sahip olması yatıyor.Dolayısıyla tüm bunlar Türkiye neden G. Kore olamadı sorusunun cevaplarını da vermektedir.
Ayrıca sanayi üretimi için hem devletin hem de özel sektörün kapasitelerinin neden önemli olduğunun cevabı da verilmekte.
En önemlisi de orta ve düşük gelir tuzağından kurtulmak ve dolayısıyla yüksek gelirli ekonomiler grubuna girmek için gerekli en kritik yapısal reformun, sanayi politikalarına ağırlık vermekten yani katma değerli üretime yeniden odaklanmaktan geçtiği belirtiliyor. Bu durumun artık zorunlu bir ekonomi politikası haline geldiğini detaylı bir şekilde açıklıyor.
ENDÜSTRİ TESADÜFİ ORTAYA ÇIKMAZ
Prof. Dr. Murat Yülek’in “Ulusların Yükselişi” kitabının bir mottosu da “Endüstri tesadüfi ortaya çıkmaz”. Yani endüstri ve sanayi için bir politikanın belirlenmesinin, bu yola girmenin başlangıcı olduğu açık.
Sanayi tesadüfi ortaya çıkmaz. Sanayi için, endüstri için bir politikaya ihtiyaç var. Bu politika çerçevesinde sahip olunan sınırlı kaynaklar nerelere aktarılmalı ne kadar aktarılmalıdır sorusu son derece önemli.
Sınırlı kaynağa sahip olan bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin son dönemde stratejik sektörler belirlemesi, bu yola tüm sektörlerle değil ekonomide dış açığı azaltan ve katma değerli üretim sağlayan sektörler ile başlaması, bu sürecin başarılı olmasının yanında ülkelerin yükselişinde stratejik bir adım olarak duruyor.
CARİ FAZLA, O DA NE?
Türkiye’de sürekli olarak cari açığı ne kadar azaltırız? Bunu yaparken de ekonomik büyümeden ne kadar vazgeçmeliyiz? Dolayısıyla düşük cari açık için düşük büyümeye razı oluyoruz. Yani cari fazla olabileceğini hiç düşünemiyoruz. Bunun sebebi de sanayi üretiminin yetersiz olmasındandır.
Bu nedenle finansal alanda yaptığımız değişim ve dönüşümü reel ekonomide de yani sanayi üretiminde de yapmanın zamanı geldi geçti.
Prof. Dr. Murat Yülek’in, “Ulusların Yükselişi” kitabının da bu değişim ve dönüşüm için önemli bir yol haritası olduğu kadar akademik alanda da önemli bir referans kaynağı olduğu açık.