Türkiye, 31 Mart Pazar günü yerel seçimlere gidecek. Siyasi partilerin peyderpey adaylarını açıklamaya başlamaları ile büyükşehir, il ve ilçe belediyeleri aday adayları için de zorlu bir yarış devam etmekte.
Şüphesiz adaylar ne kadar önemliyse seçmen tercihleri de o kadar önemli.
Her ne kadar yerel seçimlerde oy verme davranışlarını etkileyen hususlar yerel ve ideolojik faktörler olsa da ekonomik faktörler, belediyelerin hizmetleri ve ekonomide gelecek beklentileri de yerel seçimlerin belirleyici diğer önemli faktörlerin arasında olduğu açık.
2008 küresel ekonomik krizi sonrasında Türkiye ekonomisinin kısmen de olsa olumsuz etkilendiği bu süreç, 2009 yerel seçimlerinde AK Parti’nin 2007 genel seçimlerine kıyasla aldığı düşük oy oranı ekonominin ne kadar önemli olduğunu bize göstermektedir.
PEKİ, EKONOMİ 31 MART YEREL SEÇİMLERİNDE NE KADAR ÖNEMLİ OLACAK?
2002 yılından günümüze kadar geçen süreçte Türkiye, AK Parti döneminde ekonomi alanında önemli kazanımlar elde etti.
2002 yılında kişi başı gelirde “alt orta gelir” grubunda yer alan Türkiye, 2003 yılında “üst orta gelir” grubuna çıktı ve son yıllarda yüksek gelirli ekonomiler içerisinde yer alabilmek için açıklanan Yeni Ekonomi Program ile bu hedefini hayata geçirmek istiyor.
Ekonomik büyümede sağlanan süreklilik ve bunun sağladığı imkânlardan bir çok kesimin pay alması ve sosyal devlet vurgusunun yerleşmesi, geçmiş dönemde gerçekleşen seçimlerde ekonomideki başarıların seçimin galibini belirlemede başat aktörlerden biri olduğunu açıkça ortaya koydu.
Üstelik, ekonomiyi olumsuz etkileyen ve Türkiye’nin uluslararası algısını olumsuza çeviren olaylara rağmen. Hepimizin hatırlayacağı Gezi olayları, 17-25 hukuk darbesi ve 15 Temmuz darbe girişimi bunlardan bazılarıydı.
16 yıldır çıktığı her seçimi kazanan ve belediyelerde de önemli değişimlere imza atan AK Parti’nin, bu seçimlerde de ekonomi ile ilgili vereceği mesajlar, seçmen davranışları üzerinde önemli bir etki yapacağı açıktır.
KUR HAREKETLİLİĞİ SONRASI YEREL SEÇİMLER
Ağustos ayında yaşanan kur hareketliliği doğrudan ekonomiyi hedef alan bir süreçti. Bu hareketlilik sonrasında bir çok makro ekonomik gösterge ve hedefler açıklanan Yeni Ekonomi Programı ile revize edilmiş ve oluşan olumsuz hava kısa bir sürede tersine çevrilmişti.
Seçimlere üç buçuk ay kala akla gelen ilk sorular; kur hareketliliğinin etkisi ne kadar sürecek, makro göstergelerde meydana gelen değişiklikler ekonomiyi nasıl etkileyecek, hayat standardını etkileyen enflasyon ve yatırımları etkileyen yüksek faizlerin seçmen tercihleri üzerinde yani yerel seçimler üzerindeki etkisi ne olacak?
Seçmenler bunu kısa süreli bir gelişme olarak mı görecek, yoksa gelecekle ilgili beklentilere ve yeni ekonomik yol haritasına mı bakacaklar?
Bu nedenle Yeni Ekonomi Programı’nın olumlu sonuçlarının önümüzdeki aylarda daha iyi hissedilmesiyle, kurun neden olduğu olumsuz durumun ortadan kalkmasına ve yeni pozitif beklentilerin oluşmasına katkı yapacağı beklenmektedir.
SOSYAL BELEDİYECİLİK
30 Mart 2014 yerel seçimlerinde ön plana çıkan önemli hususlardan bir tanesi de sosyal belediyecilik kavramı olmuştu. AK Parti hükümetleri döneminde sıklıkla vurgu yapılan “sosyal devlet anlayışı” tüm kavram ve kurumlarıyla birlikte hayat buldu.
16 yıllık hizmet dönemi boyunca sosyal yardım ve hizmet bütçesinde gözle görülür artışlar yaşandı. Sosyal yardım ve hizmetler bütçesi bu dönemde 28 kat artarak 45 milyar TL’nin üzerine çıktı.
Yoksul kesimlerden ailelere, gençlerden kadınlara, çocuklardan şehit ve gazilere kadar farklı gruplar için daha önceki dönemlerde görülmemiş sosyal politika uygulamaları ve programlar başarıyla uygulandı ve hızla uygulanmaya devam ediyor.
Bu nedenle, her kesim için bir kazanım olan mevcut sosyal programların devamı ve yeni dönemde tüm siyasi partilerin “yeni sosyal belediyecilik uygulamaları”, yerel seçimlerde seçmen davranışlarını yani oy verme tercihlerini değiştirecek önemli bir faktör olacaktır.