Geçen hafta TÜİK tarafından açıklanan ekonomik büyüme ve işsizlik rakamları, ekonomik büyüme, istihdam ve işsizlik arasındaki ilişkiye dair önemli bilgiler vermekte.
Hatırlarsanız sermayenin bol olduğu ve dolayısıyla sermaye maliyetinin daha düşük olduğu 2000 sonrası dönemde özellikle 2002-2006 yılları arasında gerçekleşen yaklaşık yüzde 7 oranındaki büyüme, yüksek verimlilik nedeniyle beklendiği ölçüde işsizlik oranlarını düşürmüyordu.
Bu da “istihdam dostu olmayan büyüme” olarak tanımlanıyordu.
Sermayenin değerli olduğu ve dolayısıyla maliyetinin yüksek olduğu bu dönemlerde ise dış finansman ihtiyacını azaltmak için zorunlu olarak tercih edilen düşük ekonomik büyüme oranları düşük istihdam ya da yüksek işsizlik oranlarını beraberinde getirmekte.
Bu durum ekonomik büyümenin istihdam için ne kadar önemli olduğunu göstermekte. Yani istihdam ile ekonomik büyüme arasındaki güçlü bağı işaret ediyor.
EKONOMİK BÜYÜME VE İSTİHDAM ARASINDA GÜÇLÜ BİR BAĞ VAR
Geçen hafta açıklanan 2018 yılı 4. çeyrek büyüme oranı ve beraberinde açıklanan yıllık büyüme oranı bize ekonomide büyüme oranı düştükçe işsizliğin artığını gösteriyor. Yani ekonomik büyüme ve istihdam arasındaki güçlü ilişki açık ve net bir şekilde gözlemlenebiliyor.
Bu ilişkiyi sanayi üretimindeki yavaşlamadan da görebiliyoruz. 2018 yılı 4. Çeyrek dönemi aylarında ve 2019 yılı Ocak ayında sanayi üretimindeki azalış ekonomik büyümeye etki ettiği kadar istihdam üzerinde de olumsuz etki yapmaktadır.
2018 yılı 4. çeyrek döneminde ekonomik büyümede yüzde 3 oranında gerçekleşen küçülme, geçen yılın aynı ayına göre hesaplanan Aralık ayı işsizlik oranlarına artış olarak yansıdı. 2018 yılı Aralık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre işsizlik oranı 3,1 puanlık artış ile yüzde 13,5 seviyesinde gerçekleşti.
Ekonomik büyümenin artması istihdamı nasıl artırıyorsa düşmesi de aynı şekilde istihdamı azaltmakta dolayısıyla işsizliği artırmaktadır.
BÜYÜME, BÜYÜME, BÜYÜME
Türkiye ekonomisinin dış finansman ihtiyacını azaltmanın öncelik olduğu bir dönemdeyiz. Dolayısıyla açıklanan ekonomi programda, dış finansmanın maliyetinin yüksek olduğu bu dönemde cari açığın azaltılması amacıyla bir taraftan ithalatın azaltılması diğer yandan ihracatın artırılması için bir yol haritası- dengelenme- bulunmakta.
Ekonomik büyümenin neden olabileceği finansal zorlukları ve kırılganlıkları bertaraf etmek ne kadar önemliyse makroekonomik göstergelerdeki iyileşmelerin dolayısıyla ekonomik kazanımların devamı için de ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği bir o kadar önemlidir.
Çünkü tüm makroekonomik göstergelerin yani cari açığın, kamu borcunun, bütçe açığının, ihracatın, dış borç anapara ve faiz ödemelerinin (borç servisi) ne kadar olduğu, GSYH içindeki payına bakılmakta ve bu göstergelerin GSYH içindeki payları ekonomideki genel gidişat hakkında önemli ipuçları vermektedir.
Diğer yandan, ülkelerin makroekonomik göstergelerin kıyaslamalarında ve kişi başı gelire göre yapılacak sınıflandırmalar da yukarıda belirtilen göstergelerin kullanıldığını belirtmekte fayda var.
FEDAKARLIĞIN İKAMESİ
Ekonomilerde dış finansman ihtiyacının azaltılmak özellikle ithalatta yüksek oranda bağımlılık ekonomik büyümede uzun dönemli fedakarlık gerektiriyor. Bu fedakarlığın istihdam üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak ya da işsizliği düşürmek için istihdam teşvikleri dolayısıyla istihdam seferberliği daha da önemli hale gelmektedir.