Seçim dendiğinde akla sandık, sandık dendiğinde de demokratik yollarla hesaplaşma gelir akla.
Ama ülkemizin geçmişi, sandıkla ve milletin desteği ile hak ettikleri koltukları darbe girişimleri ve ayak oyunları ile ellerinden alınan liderler ile doludur.
Adan Menderes ve Necmettin Erbakan en bariz örnekleri.
Bunlarla birlikte 1950’lerden tutunda 2010 yılına kadar baskın güç olan ve hemen her dönem birilerinin kontrolü altında tutulan ve yine bu milletin evlatlarından oluşan Silahlı Kuvvetlerimizin istenmeyen etkisi süre gelmişti.
2010 yılından sonra nihayet her şey yoluna girmiş, ülke ekonomik sıçramalarla uluslar arası arena da belirgin yere gelmiştik ki; Yeni ve kirli darbe planları devletin tam kalbinde, kapalı kapılar ardında planlamaya başlandı.
Önce MİT Müsteşarı krizi ve ardından gelen anlaşmazlıklar.Dershanelerin dönüşüm kararı fitili ateşleyen hamle oldu.
Sonra ne mi oldu?
Olan oldu, kıyamet koptu…
17 Aralık sabahına tüm ülke büyük bir kriz ile uyandı.
Dönemin hükümeti ve Başbakanı için hazırlanan profesyonel bir plan uygulamaya sokulmuş, birbirinden alakasız ve gerçek dışı davalar birleştirilerek darbe girişimine soyunulmuştu.
Tüm ülke bir karmaşa ve krizin eşiğindeydi.
Dönemin başbakanı ve kabinesi için akla hayale gelmez filmler çevriliyor, sözde operasyon manşetleri atılıyor, ard arda cesur ve bir o kadar çirkin beyanatlar veriliyor ve adeta kollarına kelepçe vuracakları anı sabırsızlıkla bekliyorlardı.
Ama olmadı! Ve başaramadılar….
Olmadı Çünkü, Koca Reis her şeyin farkına varmıştı,
Olmadı Çünkü, gereken müdahaleler anlık bir şekilde yapılmıştı,
Olmadı Çünkü, tezgahı millet yutmamıştı.
Olmadı Çünkü, Reis'in yanında, ülkesi, bayrağı, davası ve onun uğruna hayatları pahasına mücadele edebilecek 25 kişilikte olsa yiğitler vardı….
O yiğitlerden üçünün Erzurumlu olması bizim için ayrı bir gurur kaynağı olmuştu.
Peki, tüm bu olaylar cereyan eder iken O Dönemin Başbakanı, şimdi ise gurur duyduğumuz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yanında Kimler Vardı?
Evet, şimdi yüksek sesle sorma zamanı!
Ey Erzurum’dan aday adayı olan 130 isim;
Ahmed’i ve Mehmed’i ile, Ali’si ve Veli’si ile, iyisi, kötüsüyle hanginiz Koca Reis ve Ak Parti’ye, ne kadar destek oldunuz?
17 – 25 Aralık darbe girişimi süresince ve sonraki 1 yılı aşkın süre içerisinde hangi beyanatları vererek onun yanında oldunuz?
Hangi gazetede verdiğiniz iki satır olsun beyanla fikirlerinizi onun kadar cesur olmasa da dile getirebildiniz?
Bu uğurda ne kadar fedakar olabildiniz ki, şimdiler de her biriniz onun kurucusu olduğu bu partiden aday olabilmek için sıraya geçtiniz?
Beyler, sözüm hepinize!
Siz bu işlerin bu kadar kolay olacağını mı zannediyorsunuz?
Eğer böyle düşünüyor iseniz çok ama çoooook yanılıyorsunuz.
Şimdi her birinizi, bu çirkin tezgahın olduğu 17 Aralık tarihinden itibaren, herhangi bir gazetede (Ulusal veya yerel basında, sosyal medya iletişimlerinizde kendi sayfa ve kendi beyanatlarınızla olması bile söz konusu değil) verdiğiniz ufacık da olsa bir beyanı yayınlamaya davet ediyoruz.
Bu davaya sadakatinizin ve dava liderine olan sahiplenmenin göstergesi olacak bu beyanlarınız için 7 Nisan’a kadar tüm aday adaylarını basından takip ediyor olacağım.
Hatta bu konu da şunu da ifade etmek isterim ki, Reis ile birlikte bu dava da mücadele eden 25’i geçememiş, küçücük ama dünyaya meydan okuyabilme cesaretine sahip bir topluluğun haricinde, bu süreçte aksi yönde beyanı olan ve bu gün Ak Parti’den aday adayı olan kişileri de ibretle izliyorum….
Buyrun, olaylara bir de buradan bakın…
Ve kendinizi bir de bu pencereden sorgulayın…
Şimdi bize “Hodri Meydan” deyip sizlerden gelecek cevapları izlemek düşüyor….
Hodri Meydan…..