TÜİK hafta içerisinde Sürdürülebilir Kalkınma Göstergeleri, 2010-2017 verilerini yayınladı. 232 göstergeyi kapsamına alan bu veri seti, sürdürülebilir kalkınma amaç ve hedeflerine ne ölçüde erişildiğinin izlenmesini amaçlıyor.
Sürdürülebilir Kalkınma 2030 Gündemi, 2015 tarihinde gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde kabul edilmiş ve küresel boyuttaki siyasi, ekonomik ve çevresel sorunlar için ortak hedeflerin belirlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmasıyla bu hedeflerin belirlenmesi kararı alınmıştı.
Bu kapsamda yoksulluğun azaltılmasından, açlık sorunun dünya üzerinden kaldırılmasına, eğitimde niteliğin artırılmasından eşitsizliklerin azaltılmasına, sağlık koşullarının iyileştirilmesinden iklim değişikliğiyle mücadeleye kadar oldukça geniş bir alanda 17 ana amaçbelirlenmiştir.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA GÖSTERGELERİYLE TÜRKİYE
Türkiye’nin son yıllarda sosyal politikalar alanında yaşadığı değişim ve dönüşüm bu konuda elde ettiği kazanımları da beraberinde getirmiştir. Gerek sosyal yardım miktar ve kapsamındaki artış gerek sağlık ve sosyal hizmetler alanında sağlanan imkanların genişliği gerekse yoksullukla mücadelede hayata geçirilen etkili uygulamalarla, Türkiye bu alanda önemli başarılar elde etti.
Nitekim sürdürülebilir kalkınma göstergelerine bakıldığında da bunu görmek mümkün. Eş değer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50 kriterine göre hesaplanan yoksulluk sınırına göre 2010 yılında yüzde 16,9 olan göreli yoksulluk oranı 2017 yılında yüzde 13,5’e gerilemiştir. Söz konusu yılları içerisine alan zaman diliminde Türkiye’de yoksulluk oranında 3,4 puanlık bir düşüş yaşanmıştır.
Aile yardımları, eğitim ve sağlık alanındaki yardımlar, engellilere yönelik yardımlarda dezavantajlı grupların öncelikli olduğu ve refah artışının temele alındığı tüm bu uygulamalarla Türkiye’de yoksullukla mücadelede ciddi adımlar atılmıştır.
Diğer bir gösterge olan anne ve beş yaş altı çocuk ölüm oranlarına bakıldığında burada son derece önemli bir düşüşün olduğu görülüyor. Hastane sayılarındaki artış ve yaygın bir hale gelen sağlık hizmetleri, vatandaşın sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştırırken hayata geçirilen sağlık reformlarıyla Türkiye’de işleyen bir sağlık sisteminin oluşturulması hedeflenmiştir.
2010 yılında sağlık personeli tarafından gerçekleştirilen doğum oranı yüzde 91 civarındayken 2017 yılında bu oranın yüzde 98’e çıkması erişim imkanlarındaki artışın somut bir göstergesi kabul edilebilir. Sağlık alanındaki aktif politika uygulamaları, anne ve çocuk ölüm oranlarındaki düşüşün arkasındaki en önemli gerekçedir.
Göstergeler arasında yönetici pozisyonundaki kadın oranında yaşanan artışa da ayrıca dikkat çekmek gerekiyor. 2012 yılında yöneticilik pozisyonundaki kadınların oranı yüzde 14,4 iken 2017 yılında yüzde 17,3’e yükselmiştir.
Bu artış sürdürülebilir kalkınma hedefleri arasında yer alan toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında Türkiye’nin pozitif anlamda ilerleme sağladığına işaret ediyor. Ekonomik kalkınmanın önemli bileşenlerinden biri olan kadınların eğitimdeki sayısında son yıllarda gözle görülür artış var. Bu artışın istihdam üzerindeki olumlu yansımaları da kadın istihdamındaki nitelik artışını açık bir şekilde gözler önüneseriyor.
Devletin bakım hizmetleri konusunda destek mekanizmalarını devreye sokması ile birlikte kadının işgücüne ve istihdama katılımı önemli derecede arttı ve artmaya devam ediyor.
SOSYAL POLİTİKALAR, SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMAHEDEFLERİNİN ANAHTARI
Nasıl ki BM’in Sürdürülebilir Kalkınma hedeflerinde, 2030 yılında dünyada yoksulluğu bitirme ilkesi ilk sırada yerini alıyorsa Türkiye de bu hedeflere paralel bir şekilde yoksullukla mücadele kapsamında sosyal politika uygulamalarını hayata geçirerek olumlu sonuçlar almaya devam ediyor.
Yoksulluk oranının minimuma inmesi, kadın istihdamında yüksek nitelik artışının yakalanması, sorunsuz işleyen bir sağlık sistemine kavuşulması ve refah artışının devamı için sosyal politikalar daima stratejik rolünü koruyacaktır.
Sosyal politikalar alanında yaşanan değişim ve dönüşüm sayesinde Türkiye sürdürülebilir kalkınmada dünya için neden rol model olmasın?