Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen anma programında konuştu. İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları...
- Gazi Mustafa Kemal’in vasiyeti olan, ülkemizi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma mücadelesini, Milli Mücadele ruhuyla sürdürüyoruz.
- Cumhuriyetimizin ilk asrının son 21 yılında yaptıklarımızın hesabını milletimize vermekle mükellefiz. Dillerinden Atatürk'ü düşürmeyenlerin ülkemize neler kazandırdıkları milletimizin hafızasında mevcuttur. Bu mirasyediler dün olduğu gibi bugün de sağa sola savruluyor..
- Kendi ülkelerine düşman kim varsa herkesin dümen suyuna girecek kadar kontrolü kaybetmiş durumdalar. Bunların da uzun süre varlığını sürdürmesi mümkün değildir.
- Ülkenin ve milletin geçmişinden kopan bu kesim giderek marjinalleşmiştir.
- Türkiye, dün 'Gardırop Atatürkçüleri', bugün de 'Sosyal medya Atatürkçüleri' olarak ifade edebileceğimiz kesimden çok çekmiştir.
- Gazze'de bütün dünyanın gözü önünde bir felaket, bir facia, bir insanlık suçu yaşanıyor.
- Maşeri vicdanın sesinden de aldığımız güçle, Gazze halkının evlerini ve topraklarını terk etmeme iradesine sonuna kadar destek vereceğiz.
- Vatanlarını, canlarını koruma mücadelesi veren Gazzeliler başta, tüm Filistin halkının can, mal güvenliği sağlanana kadar hakkı söylemekten vazgeçmeyeceğiz.
İsrail sabrımızı zorluyor...
- İsrail Ülkemiz topraklarını da içeren vadedilmiş topraklar hezeyanıyla, nükleer silah kullanma tehditleriyle sabrımızı zorluyorlar.
- Henüz doğmamış bebeklerden masum çocuklara yitip giden on binlerce insanın bedeli ve zulmün hesabı elbette sorulacak.
- AB'yle ilişkilerde mesafe katedemememizin sebebi, Türkiye’ye karşı aleni husumet içeren tavırlardır. AB, stratejik körlükten kurtulma umudunu yitirmektedir.
- Enflasyonun yol açtığı hayat pahalılığını çözmekte kararlıyız. Refahı aşınan dar ve orta gelirli kesimlerin kayıplarını telafi etmek boynumuzun borcudur.
Yargıtay AYM krizi...
- Yargının iki kurumu arasındaki yetki tartışmasının çözüm yeri anayasadır, yasalardır. Ancak mevcut anayasamız ve yasalarımız, bu konuda yetersiz kalmaktadır.
- Darbecilerin bundan 41 sene önce Türkiye’ye biçtiği gömlek, yapılan 20’yi aşkın tadilata rağmen, 2023 Türkiye’sine artık dar gelmektedir.
- Yeni anayasa meselesini ısrarla gündemde tutmamızın, günlük siyaset söylemi değil, hayati bir konu olduğu, bu vesileyle herhalde daha iyi anlaşılmıştır.
- Hiçbir organ hiçbir kurum eleştirilemez değildir. AYM'den Yargıtay ve Danıştay'a kadar katılmadığımız kararları olmuştur. Bu defa farklı bir sorunla karşı karşıyayız.
- Yargı kurumlarının kararları da tartışılabilir. Türkiye'de, yüksek mahkemeler dahil hiçbir organ, hiçbir kurum layüsel değildir, eleştirilemez değildir.
- Biz bu tartışmada taraf değil hakem konumundayız. Yetki tartışmasının çözüm yeri anayasa, yasalardır. Anayasamız bu konuda yetersiz kalmaktadır.
- Yargının iki kurumu arasındaki yetki tartışmasının çözüm yeri anayasadır, yasalardır. Ancak mevcut anayasamız ve yasalarımız, bu konuda yetersiz kalmaktadır.
- Biz meseleye sloganik yaklaşmıyoruz. Çözümler peşindeyiz. Karşımıza ülkemize bir an önce yeni anayasaya kavuşturma çıkıyor. Hayati bir konu olduğu anlaşılmıştır.
- Devletin başı olarak, kurumlarımız arasındaki görüş ayrılığının bir anayasa ve sistem krizi haline dönüşmesinin önüne geçecek adımları süratle atacağız.
- Hem yüksek yargı kurumlarımızın temsilcileriyle hem yetkinliği herkesçe kabul edilen hukukçularımızla görüşerek, meseleye bir hal yolu muhakkak bulacağız.
- Gerekirse anayasa ve yasa değişiklikleri dahil tüm yöntemleri kullanarak, tekrar böyle bir tartışmanın ortaya çıkmaması için gerekenleri yapacağız.