Atatürk Üniversitesi’nde 2014-2015 akademik yılı açılışı dolayısıyla tören düzenlendi.
Törende öğrenciler adına Özlem Çiftçi, araştırma görevlileri adına da Araştırma Görevlisi Ayşenur Keleş, bir konuşma yaptı.
Daha sonra Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, kürsüye gelerek katılımcılara hitap etti.
Üniversitenin geçen yıl itibarıyla 200 bini aşkın mezun verdiğini belirten Koçak, şöyle konuştu:
“Bu yılki eğitim ve öğretim yılının açılış töreniyle birlikte 58.yılına girmiş bulunan açılış töreninde hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyor, yeni dönemin ülkemize, milletimize ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Törenimize katılan kıymetli idareci arkadaşlarımı ve saygıdeğer hocalarımızı da selamlıyor, hoş geldiniz diyorum. Yine, üniversitemizin çalışkan ve özverili idari personeline de şükranlarımı sunuyor, aramızda bulunmalarından ötürü minnetlerimi paylaşıyorum. Yarınımız, aydınlık istikbalimiz, umudumuz ve güvencemiz olan gençler, sevgili öğrenciler, sizleri de içtenlikle selamlıyorum.. Hoş geldiniz. Ve şu an sevincimizi ve coşkumuzu paylaşan çok kıymetli ailelerimize ve velilerimize de en derin muhabbetlerimi sunuyor, aramızda bulunmalarından duyduğum memnuniyeti dile getirmek istiyorum. Bugün yeni eğitim-öğretim yılının açılış töreniyle birlikte, Atatürk Üniversitesinin 58. yılına girmiş bulunmaktayız. 58 koca yıl! Kimler geldi, kimler geçti! Bu çatı altında ne hayaller kuruldu, ne tutkular serpişti, neler düşünüldü, neler tartışıldı, neler konuşulup paylaşıldı. Ne dersler verildi, ne çalışmalar yapıldı, ne projeler uygulandı, ne etkinlikler düzenlendi. Kimler yetişti, kimler hangi yükü yüklendi, kimler hangi taşın altına elini koydu. Kimler hayatta, kimler aramızda, kimler göç edip gitmiş, kimler dar-ı bekada. Atatürk Üniversitesinin hayatta olan çok kıymetli mensuplarına bir kez daha katkı, hizmet ve emeklerinden ötürü teşekkür ediyor, üniversitemizin hayata gözlerini yuman rahmetli mensuplarının da hatıralarını saygı ile anıyorum. Atatürk Üniversitesi geçtiğimiz yıl itibariyle 200 bini aşkın mezun vermiş bulunmaktadır. Bu, bir eğitim kurumu için kıvanç ve onur duyulacak bir sayıdır. Sadece sayısal olarak değil, nitelik olarak da her alanda bu ülkenin taşına, toprağına, suyuna havasına katkılar sunmuş, hizmetlerde bulunmuş bir kurumdur Atatürk Üniversitesi. Bilindik namıyla, Cumhuriyet Dönemi’nin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmadaki en önemli projelerinden birisidir. Bu proje, 58 yıldır olduğu gibi, gelecekte de, amacına ve hedefine bağlı olarak yürümeye devam edecektir. Bu amaç ve hedeften esinlenerek, bu yılki açılış törenimizi bir temayla başlatmak istedik. Bu temanın adı “Doğu’dan Batı’ya Gelecek Vizyonu”dur. Üniversitemizin 58 yıllık birikimi ve özellikle son yıllarda yakalanan gelişim ivmesini temel alıp, çağdaş bir gelecek vizyonuna vurgu yapan bu tema, diğer taraftan Cumhuriyet’in harcının Erzurum’da atılmış olmasından esinlenerek, cumhuriyetin 100. yılına da yine Erzurum’dan sembolik bir gönderimde bulunmayı amaçlamaktadır. Bunun yanında, Üniversitemizde bu yıl odaklanılacak çalışma projeksiyonuna ilişkin de işaretler taşıyan bu tema ile gelecek inşasına dönük kurumsal reflekslere de dikkat çekilmek istenmektedir. Bilindiği gibi, “hızla yenilenen ve çoğalan bilgi birikimine paralel olarak, bireylerin bilgi ve becerilerini güncelleyebilmeleri ve yenilerini kazanabilmeleri için eğitime olan ihtiyaçları sürekli artmaktadır. Bu itibarla geleceğe yönelik tasarımları bugünden kurgulamak ve bu doğrultuda çalışıp, etkin yaklaşımlarda bulunmak, artık yaşamsal bir öncelik halini almış bulunmaktadır. Atatürk Üniversitesi olarak bu gerekliliğin farkında olduğumuzu bilmenizi istiyorum. Kaldı ki üniversitelerin geleneksel görevleri arasında geleceği kurgulama ve gelecek inşasında bulunma eğilimleri de vardır. İşte tüm bu gerekliliklerden ötürü, gelecek vizyonuna ilişkin, ciddi ve erişilebilir hedefler ve öngörüler doğrultusunda, çoğunluğu reform ve revizyon hamleleri barındıran çalışmalar yapmak zorundayız. Bir yönüyle “nasıl bir üniversite istiyoruz?” ve “ideal olan nedir?” sorularına yanıtlar verebilen, diğer yönüyle de bilgiyi, bilimi ve bilimsel üretimi sosyal ve ekonomik faydaya dönüştürebilecek olan bu çalışmalar, kuşkusuz gerçekçi, akılcı, sürdürülebilir ve kapsayıcı karakterler taşımalıdır. Bu ise üniversitemizi öngörüsü net ve vizyonu erişilebilir bir üniversite yapacaktır. Üniversitemiz özellikle son yıllarda gerçekleştirilen derinlikli ve çok boyutlu çalışmalarla hem yurt içinde, hem de uluslararası konjonktürde oldukça dikkat çeken övgü ve takdirlere muhataptır. Bu övgü ve takdirlere daha da layık olmak ve mevcut ile yetinmeyip, daha iyiyi yakalamak adına “Doğu’dan Batı’ya Gelecek Vizyonu” teması bağlamındaki öngörü ve hedeflerimizden bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikli olarak Üniversite genelinde yapılacak olan vizyon kurgusuna paralel olarak, en küçük birimin dahi, kendi geleceğine ilişkin alternatifli gelecek kurguları yapmaları ve bunların realize edilebilirliğini sağlamaları gerekmektedir. Kuşkusuz her türlü girişim, gelişim ve kalkınma hamlesi öncelikle ihtiyaçların belirlenmesi ile başlar. Dolayısıyla öngörü ve hedeflerimizin ilk adımında kurumsal, yapısal, eğitsel ve akademik ihtiyaç verilerinin saptanması olacaktır. Bu, en küçüğünden, en büyüğüne kadar üniversite içindeki her birimin kendi fiziki durumlarını, alt yapı imkanları ve teknolojik donanımlarını, eğitsel ve akademik yapılarını gözden geçirmesi demektir. Bu noktada rahatlıkla şunu söyleyebiliriz ki, hemen her birimimizdeki fiziki yapı, teknik ve teknolojik imkan ve donanımlar yenilenip revize edilmiştir zaten. Ancak burada söz konusu olan sadece şimdi değildir. Kastedilen şey, ihtiyaçların sürekli olarak güncellenmesi gerekliliğidir.
Bir sonraki adım ise bu ihtiyaçlara göre çeşitli eylem planları, proje tasarımları ve alternatif vizyon belgelerinin hazırlanması sürecini içermektedir.
Sonrasında ise tüm birimlerden gelen söz konusu plan, proje, tasarım ve vizyon kurgularının realize edilmesi süreci bulunmaktadır.
Bu üç aşamalı yaklaşımda gözetilmesi gereken asli unsurun yatay genişlemeden ziyade dikey büyüme olacağının altını çizmekte yarar vardır. Yani salt sayısal büyüme değil, özellikle niteliksel büyümeye ilişkin önem ve öncelik vurgusu…
Niteliksel büyüme perspektifinin kendini göstereceği asıl mecra Atatürk Üniversitesinin ülkemizdeki üniversiteler arasındaki yeri ve yetkinliğidir. Öngörülen gelecek hedefleri arasında üniversitemizin en büyük ve en başarılı ilk 5 üniversiteden biri olmasını sağlamak ve bunu kalıcı kılmak en önemli amaçlarımızdan olacaktır.
Yine Atatürk Üniversitesinin dünyadaki üniversiteler arasındaki yeri ve konumuna ilişkin de gelecek planlamalarının yapılması yaşamsal değerdedir. Bu bağlamda, üniversitemizin öngörülen hedefte ilk 500 üniversite arasında kalıcı olarak yerini alması elzemdir ve bu gerçekleştirilecektir." dedi
Tören, Atatürk Üniversinde 35 Hizmet yılını dolduran personelin ödüllerinin verilmesi ile son buldu.