2019’da hayata geçecek Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi uyum yasalarının çıkarılmasıyla beraber, kurumların yeniden yapılanmaya gideceği bir sürecin arifesinde bulunuyoruz.
Kamuda reform kapsamında kurumların yeniden yapılanmaya gitmesi bir yandan ekonomi kurumları üzerinde önemli etkiler yaratacağı gibi diğer yandan Türkiye ekonomisi üzerinde yansımalarını net bir şekilde hissettirecektir.
Peki bu reformlar, kişi başı gelirde 10.000-11.000 dolar bandında sıkışan Türkiye’yi, şu anda bulunduğu orta gelirli ülkeler grubundan, yüksek gelirli ülkeler arasında yer alması için eşik değer olan 12.235 Dolar’ın üzerine çıkarır mı?
Ya da ekonomi kurumlarında gerçekleşecek yeniden yapılanma, Türkiye’nin kişi başı gelirde yüksek gelirli ekonomiler içerisinde yer almasını ne kadar hızlandırır?
Tüm bu sorulara cevaben şunu unutmamalıyız ki Türkiye’nin orta gelirli ekonomiler grubundan çıkması ve zengin ülkeler içerisinde yer alması için ekonomi kurumlarında yeniden yapılanma artık gerçekten bir zorunluluk.
EKONOMİDE YENİ BAŞARI HİKAYESİ
Türkiye ekonomisinde geçmiş dönemlerde yaşanılan başarıların hep bir hikayesi oldu.
1950’li yılların başarı hikayesi çok partili hayata geçiş, tarımdaki sanayileşme ve siyasetin demokratikleşmesi iken, 1980’li yılların başarı hikayesi ekonominin dışa açılması dolayısıyla ihracata yönelik büyüme stratejisive sermayenin serbestîleşmesi oldu.
2000’li yıllara gelindiğinde ise özellikle de 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz sonrasında başta finansal kuruluşlarda gerçekleştirilen yeniden yapılanma, AK Parti iktidarının sağladığı siyasi ve ekonomik istikrar, ekonominin önündeki askeri ve siyasi vesayetlerin oradan kaldırılması ve bir çok alanda gerçekleştirilen reformlar, gerçekleşen ekonomik başarı hikayesinin temel dinamikleri oldu.
Bu dönemde de Türkiye’nin, ekonomide yeni bir başarı hikâyesi yazmak için başta kurumsal olmak üzere yeni bir yapılanma ve reform sürecine her zamankinden daha fazla ihtiyacı bulunuyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve bu sistemin getirdiği kurumsal yenilenme, çok başlılığın kaldırılması ve ekonomik istikrarı sağlamanın yanında “yeni başarı hikayesinin” de en önemli dinamiği olacaktır.
Kurumsal anlamda gerçekleştirilecek yapılanma ile yeni sistemin en iyi şekilde çalışması Türkiye ekonomisinin gelecek perspektifine olumlu bir imaj katacağı kesin. Hatta etkin ve hızlı karar mekanizmaları ile Türkiye’nin ekonomideki hedeflerine daha başarılı ve kolay bir şekilde ulaşacağının da altını çizmek gerek.
KURUMLARDA YENİDEN YAPILANMA EKONOMİDE BAŞARININ DEVAMINI SAĞLAR
Ekonomide sağlanan bu başarıyı sürdürebilmek, ileriye taşımak ve dolayısıyla Türkiye’nin yüksek gelirli ekonomiler içerisinde yer alması için kurumlarda gerçekleşecek yeniden yapılanma hayati derecede öneme sahip.
Şunu belirtmek gerekir ki, ekonomide uygulanan kararlar ne kadar etkiliyse bu kararları uygulayan kurumlarda o kadar önemli hatta daha fazla önemli. Çünkü, kurumlardaki çok başlılık, kurumlar arasındaki koordinasyon eksikliği ve işleyişi tıkayan bürokratik engeller uygulanacak ekonomi politikalarının sonuç vermemesine hatta başarısız olmasına neden olabilir.
Çünkü, son yıllarda herkesin başta da yatırımcıların bürokrasiden mustarip olduğu ve bürokrasinin Türkiye ekonomisini, yaşanan müdahaleler, darbe girişimleri ve dışarıda oluşturulan şoklar kadar etkilediği gayet açık bir şekilde gözüküyor.
Bu nedenle, ekonomide yatırımların artması, kişi başı gelirde patinaj yapılmaması için kurumlarda başta da ekonomi kurumlarında yeniden yapılanma önemli bir adım olacaktır.
Türkiye 2002 yılında 3.500 dolar kişi başı gelir ile alt orta gelir grubunda iken, kişi başı gelirini 10.000-11.000 dolar gelire yükselterek üst orta gelir grubuna çıktıysa, yüksek gelirli ekonomiler için eşik değer olan 12.235 dolar kişi başı gelire neden ulaşmasın?
Türkiye yüksek gelirli ekonomiler içerisinde yer alması zaten başlı başına bir başarı hikayesi değil mi?