AK Parti 3 Kasım 2002 yılından beri iktidar. Geride bıraktığımız 15 yıl, hem AK Parti’nin hem de Türkiye’nin 15 yılı. 15 yılda Türkiye’nin ekonomik olarak geldiği konum, AK Parti’nin kök salmış alışkanlıklara karşı verdiği mücadelenin sonucu. Bugün, Türkiye ekonomisi 15 yıldır ekonomik krizle karşılaşmamışsa, AK Parti’nin değişimden ve dönüşümden çekinmeyerek kararlılıkla hayata geçirdiği uygulamalar sayesinde.
Bu süreçte hem uluslararası konjonktür hem de ülke içindeki talep ve beklentiler, AK Parti’nin ekonomide yol haritasını da belirledi. Belirli aralıklarla gerçekleşen Gezi olayları, 17-25 Aralık yargı darbesi, 15 Temmuz darbe girişimi gibi ağır ve zor müdahalelere rağmen, yol haritasından şaşılmadı ve yola devam edildi.
Yani değişim süreci, bugüne özgü bir durum değil, AK Parti’yi 15 yıldır iktidarda tutan ve kuruluş prensiplerinden birisi. Şimdi de, AK Parti hem bölgesel ve küresel düzeydeki ekonomik ve siyasi dinamikleri göz önünde bulundurarak hem de ülke içinden gelen talep ve beklentilere göre, bir değişim ve dönüşüm içerisinde.
GÜÇLÜ EKONOMİ, TÜRKİYE’NİN BÖLGEDEKİ GÜCÜNÜN TEMİNATI
Türkiye’nin 2002-2017 yıllarını kapsayan dönemde, ekonomideki güçlü yapısı birçok müdahaleyi bertaraf etmesindeki asıl faktör oldu. Hatta birçok kez ekonomi hedef alınarak, Türkiye’nin siyasi ajandası belirlenmeye çalışıldı. Dolayısıyla, ekonominin güçlü olması Türkiye’nin hem siyasi istikrarı için hem de bölgedeki etkinliği için önemli.
Bu gücü arttırmak ve sürekli hale getirmek için de hiç vakti kaybetmeden yine belirlenen hedefler için adımları sıklaştırmamız gerekiyor. Adımların başında, Türkiye’nin katma değeri yüksek üretim yapabilmesi için ekonomik üretim yapısını, teknoloji odaklı hale getirilmesi geliyor.
Savunmadan ilaç sanayiye, otomotivden inşaat ürünlerine, bilişimden ulaşıma kadar tüm sektörlerde üretim yapısında değişim kaçınılmaz artık. Bu değişim, yerli üretimin arttırılmasına ve ihraç ürünlerinin de katma değerinin yükselmesine yansıyacak.
Diğer bir sektör ise, enerji. 15 yıl boyunca, enerji alanında ne zaman güçlü bir hamle gerçekleşse ya bu hamlenin öncesinde ya da hamle sırasında bir kriz oluşturulmaya çalışıldı. TANAP’ın başlangıç döneminin 17-25 Aralık darbe girişimi zamanına rastlaması tesadüf değil. Tıpkı Katar ve Türkiye arasında hızlanan enerji işbirliği sonrasında yaşananların tesadüf olmadığı gibi.
Enerji projesi ne denli etkinse, müdahalenin şiddeti de o kadar fazla oluyor. TANAP’ın sorunsuz bir şekilde ilerlemesi, doğalgazın yanı sıra, rüzgâr ve güneş enerjisindeki yatırımlar, TürkAkım projesi, Türkiye için hem kendi enerji arz güvenliğinin sürdürülebilmesi demek hem de özellikle AB ülkeleri için Türkiye’nin enerjide merkez ülke olması demek.
Aynı şekilde İpek Yolu da, Türkiye’nin enerjide olduğu gibi coğrafi konumunu avantaja çevirecek bir proje. Uluslararası ticaretin geçiş güzergâhı olmanın yanı sıra, ülkemizin önemli ticaret merkezi olma yolunda da güçlü bir hamle olacak İpek Yolu.
DEĞİŞİMİN VE DÖNÜŞÜMÜN YASLANDIĞI DUVAR: TOPLUMSAL DESTEK
Tüm bu söylediklerimiz, Türkiye’nin sonraki 15 yılını şekillendirecek adımlar. Bu adımların her birisinin önemi, neden gerekli olduğu, ülkemizi nereye taşıyacağı halka çok iyi anlatılmalı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halkla kurduğu iletişim, geride bıraktığımız 15 yılda Türkiye’nin maruz kaldığı saldırıların önlenmesindeki en etkili güçtü.
Şimdi de, Türkiye’nin önümüzdeki 15 yılını planlamasında ve şekillendirmesindeki en önemli destek bu güçten, yani toplumsal destekten gelecek. Değişim ve dönüşüm için yapılması gerekenler, hedefler ve son aşamada elde edecek ülke menfaatleri, sosyal politikalar gibi etkili iletişim ve uygulama araçları kullanılarak halka ulaşılarak açıklanmalı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde AK Parti, siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda gerçekleşecek değişimde ve dönüşümde, halkın desteğini alarak hareket etti. 15 yılda Türkiye’nin ekonomideki başarısı da siyasi istikrarı da bu destek sayesinde.
Dolayısıyla, 2019’a doğru başlatılan değişim ve dönüşüm için, halkın desteği de taleplerinin karşılanması da olmazsa olmaz şartlardan birisi.