Geçtiğimiz günlerde yaşanan ve Erzurum özelinde anlık ve çok büyük bir tepki ile karşılaşılan talihsiz açıklamalar gündemi meşgul etmiş ve her zamanki gibi çok kısa bir sürede unutulup rafa kaldırılmıştı.
Ancak ARKA PLANda, sarsıntılar devam etmiş ve gelinen noktada yayın hayatına Erzurum merkezli başlayan ve özellikle son 7 yılda Erzurum’a hizmet için yerel yönetimlere gönderilen paralardan beslenerek yayın hayatını sürdüren bir yerel TV kanalının, bu şehrin kurumsal kimliği niteliğindeki makamlarından bir olan Atatürk Üniversitesi Yönetimi ve Rektörünü alenen hedef alarak tehdit etmesine kadar ilerlemişti.
Olayları ele alırken kimseye haksızlık etmemek için, kuruluşundan bu yana izleme sürem belki de birkaç saati geçmemiş bu TV kanalındaki mevzu bahis programı izleyip, ardından değerlendirmede bulunmak istedim.
Meselenin orta yerinde, 30 yıllık ticari kazanımını sağladığı şehri (sokağa çıkmayı veya bir yerde yalnız başına oturmayı denemediğini itiraf etmesine rağmen), sözde özgür yaşam sloganı altında aşağılamaya çalışan bir doktorun yanı sıra, bu doktoru böyle bir açıklama yapabilmesi yönünde cesaretlendiren ve söylemleri ile adeta yönlendiren sosyolog bir sunucu vardı.
Yapılan program sonrası yaşanan deprem tüm şehri meşgul ederken, üniversite yönetimi bir karar almış ve akademisyenler için kural değişikliğine gitmişti.
Bu kuralın haklılığını savunmaktan veya karşısında durmaktan ziyade, alınan bu kararın sebebini irdelediğimde;
Profesörlük ünvanlı ile devletten alınan net 18.000 TL lik maaş yanı sıra, ek gelirler ile birlikte 30 Bin TL üzerine çıkabilen maaşlara şahit olduk.
Aslında Üniversite Yönetiminin tavrı kısa ve net.
Kamusal alanda elde ettiğin bu gelir karşısında, 2019’dan beri adeta askıya aldığınız akademik çalışma ve öğrenci ilişkilerinin yeniden güçlendirilmesi ricası.
Belki de mesele burada kapanacakken, mevzu bahis kanal yönetiminin tehditci bir dil takınması ile olaylar yeniden alevlendi.
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı'yı milli değerlere sahip çıkmamak gibi iftira niteliğinde bir söylem ile dillendiren ve adeta 28 Şubat dönemi medya kuruluşları gibi tehdit eden,
Özellikle son 5 yıl içerisinde;
Erzurumlu iş adamlarına reklam yayınları ile zerrece katkı sunamayan,
Elle tutulur bir program üretemeyen,
Gündem oluşturmaya yönelik tek bir adım atamayan,
Ajansların gölgesinde yayın hayatını sürdüren,
Ve kendilerini ulusal olarak lanse etmeye çalışırken, finansal kaynağının hatırı sayılır bir bölümünün Erzurum Büyükşehir Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı bütçesine kesilen faturalarca sağlandığı aleni olarak bilinen bu TV kanalı için ne söylene bilinir ki!
Söylemeliydik! Söylemedik ve şimdiye kadar yanlış ettik!
Bizler bu TV kanlının, haber dilinden ziyade tehdit dilini kullanmasına tepkiliyiz.
Zira bugün Atatürk Üniversitesi yönetimi ve Rektörünü tehdit eden, yarın belediye başkanını, öbür gün valiyi, beri gün bu şehrin diğer tüm bürokrat ve siyasetçilerini tehdit ederek 28 Şubat dönemi tetikçi medyasına dönüşebilir.
Hiç kimse dokunulmaz değildir ve hukuk karşısında herkes eşittir.
Hangi makamda olursa olsun, elde sağlıklı veriler olduğu müddetçe herkes eleştirile bilinir ve milli güvenlik alanları dışında her şey haberleştirile bilinir.
Ancak Tehdit etmeyin! Tehdit anayasal bir suçtur.
Tehdit etmeyin ki, camdan kalelerinize gelecek kayalara maruz kalmayın.
Yapabiliyorsanız, şehre katkı sağlayabilecek ve insanların dikkatini çekebilecek yayınlar yapın….
Burada, bir birkaç kelam da Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’e ayırmak istedim.
Sayın Başkan,
Merakımı mazur görün amma;
Sizler şehir için bunca hengâme ve koşuşturma içerisinde meşgul iken hangi akıl sizi, içeriği siyaset ve hizmetlerinizle uzaktan yakından alakası olmayan bir programa çıkarttı?
Hangi Akıl daha birkaç gün önce sadece bu şehrin değil Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden birinin rektörünün tehdit edilmesine mevzu bahis olan bir sunucu ile karşılıklı oturttu?
Hangi akıl, bu şehre hizmet etmeye çalışan Mehmet Sekmen ve Ömer Çomaklı’yı kerhen de olsa karşı karşıya getirmeye çalıştı.
Evet,
Yoğunluğunuzun ve yorgunluğunuzun farkındayız.
Lakin bu tarz olayları doğru analiz edebilecek ve bu alanda sizlere yol haritası çıkarabilecek bir ekibe ihtiyacınız olduğunuzun artık farkına varmış olmalı ve bence size bu hatalı adımı attıranları hak ettikleri şekilde uyarmalısınız.
Diyeceğimiz son kelam şudur ki;
İçerisinden geçmekte olduğumuz bu sıkıntılı günlerde, tüm yetkililere aklıselim hareket etmeye ve başta şehrimiz olmak üzere bölgemiz ve ülkemiz için omuz omuza hizmet etmeye davet ediyoruz.