Hiç şüphe yok ki, bir şehrin kalkınmışlığının temellerinde eğitim, üretim ve istihdam yatar.
Elbette ülkeyi yöneten siyasilerin o şehre ve bölgeye bakış açıları da önemlidir.
Ancak bu bakış açılarının şekillenmesi de, yine o şehir halkının bilinç ve tepki oranı ile eş değer orantıdadır.
Maalesef ki; yaşamımızı sürdürdüğümüz Erzurum eğitim, üretim ve istihdam konusunda bir türlü istenilen seviyeye ulaşamamıştır.
Bu yüzdendir ki, kalkınma sıralamasında çevre veya bölge illerle kıyaslandığında sönük bir hal almıştır.
Millet olarak bu geri kalmışlığın hesabını sormaya başlarken hep siyasileri hedefe koymuş ve onların dışındaki tüm aktörleri göz ardı etmişizdir.
Benim için en büyük hata burada yapılmıştır.
Siyasi erkler ve bürokratların dışında en önemli unsurlarından biri o şehrin ticaret ehli değil midir?
Bu erklerin bir araya toplandığı alanlar Ticaret ve Sanayi Odası, Esnaf ve Sanatkarlar Birliği, Ticaret Borsası değil midir?
Şimdi soruyorum kıymetli okuyucularımıza.
Son 20 yıl içerisinde bahsettiğimiz bu birliklerin hangi önemli faaliyetlerini gördünüz?
Bırakın şehre, kendi üyelerine karşı ne tür kazanımlar elde edebildiklerine şahit oldunuz?
Veya bu şehirde sıkıntı yaşayan hangi esnafın derdine derman olabildiklerini duydunuz?
Bulundukları makam gereği üyeleri yanı sıra şehre hizmet edebilecek faaliyetler sürdürme çabası içerine girmek yerine, üyelerden topladıkları aidatlar üzerinden saltanat sürmeyi ve kendi ticari ikballeri için mücadele etme gayreti içerisinde olan başarısızlar topluluğunu seyir halindeyiz.
Buna istinaden, önümüzdeki günlerde gerçekleşecek olan Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlık seçimine dair birkaç kelam etmek isteriz.
ETSO Mevcut Başkanı Lütfü Yücelik’in, önce ‘Acaba yeniden aday olsam mı?’ diye düşündüğü, ardından yaptığı çalışmalar neticesinde kazanamayacağını anlayınca destekleyeceği yeni bir isim üzerinde bu mücadelenin bir noktasında olacağı malumun ilanı haline gelmiş durumda.
Peki ne oldu da Lütfü Yücelik gibi bir isim, 15 yılı aşkın süredir yürüttüğü Başkanlık koltuğunu bir hezimeti sezerek bırakmak zorunda kaldı?
Ne mi oldu?
Hiç bir şey olmadı. Hiçbir şey yapamadı. Hiçbir şey başaramadı. Bir hiç olup kenara çıktı!
Yani başkanlık koltuğuna oturduğu 15 yılı aşkın sürede ve kendi üyelerinin söylemleri ile,
Öncelikleri hep kendi ticari faaliyetleri oldu.
Türkiye’nin kendi alanında en güçlü şirketlerinden birini yönetiyor olmasına rağmen, kendi hemşerilerine en yüksek fiyatlardan ürün sattı.
Devlet desteklerinden şehir esnafının faydalanabilmesi için tabiri caiz ise kılını bile kıpırdatmadı.
Esnafın sorunlarına dair şehir siyasetçileri üzerinde bir baskı oluşturamadı.
Şirket hisselerini koruyabilme veya artırabilme çabası haricinde hiçbir çabasına şahit olunamadı.
Esnafı gezmedi, sorunları dinlemedi, çözümler üretemedi.
Birkaç basın beyanı, üç beş konuşmanın dışında hiçbir yerde görünemedi.
Velhasıl kelam, Erzurum esnafının kendisinden beklediği Abiliği maalesef yapamadı. Ve bu gün tüm bu duyarsızlıklarının neticesi olarak esnafın güvenini kaybeden ve sessizce kenara çekilen bir isim haline dönüştü.
Peki, bundan sonra ne yapmalı?
Bundan sonra bu şehrin esnafı kendilerinin sesi olacak, iyi ve kötü günlerinde yanlarında duracak, sorunlarının mülki idare amirleri yanı sıra siyasi anlamda en yüksek mercilere ulaştırabilecek ve her türlü arenada tabiri caiz ise kendilerinin avukatı olabilecek bir başkan ve meclisi için oy kullanabilmeli.
Kullanabilmeli diyorum. Zira seçim sürecinde ahbap- çavuş ilişkilerinin ne kadar ön planda olduğunu da biliyorum.
Kısaca ETSO seçmenine diyorum ki; Birilerinin hatırı içi değil işletmenizin, birilerinin dostluğu için değil şehrinizin ve birilerinin makam ve çıkar teklifi için değil aynı ekmeği paylaştığınız çalışanlarınızın ve milletin geleceği için elinizi vicdanınıza koyun ve oylarınızı öyle kullanın.
Ve şunu da unutmayın!
Verdiğiniz her oy neticesinde, kazandırdığınız kişilerin her alanda gerçekleştirdiği iyiliğine de kötülüğüne de ortak olursunuz.
Hak eden ve hakkı ile hizmet edebileceklerin yolu açık olsun…